11 | Korkmalısın.

7.2K 776 586
                                    

"Lanet olsun!"

Elindeki hurdaya çıkmış karbüratörden başını kaldıran Jungkook, Jin'in son yarım saattir küfrettiği V8 Pontiac GTO'nun jantına tekme attığını gördü.

Jungkook onun yanına gitti, yağla kaplı ellerini cebinden çıkardığı beze sildi. "Yavaş! Yavaş dostum, sakin ol. Hanımlara el kalkmaz. Sorun ne?"

Jin ellerini havaya kaldırdı. "Bundan bir bok olmaz." Eliyle arabayı gösterdi.

Jungkook'un gözleri numaradan bir korkuyla açıldı. Avuçlarını turuncu renkli aracın sürücü kapısının üstüne koydu. "Onu dinleme bebeğim," diye fısıldadı araca. "Aslında böyle demek istemiyor."

Jin başını iki yana salladı. "Her neyse, benim bununla işim bitti."

Jungkook kaşlarını çattı ve kolunu arabanın üstüne koydu. "İşin bitti demek..." dedi rahatsız olmuş bir ses tonuyla. "Bu kadar kolay mı pes ediyorsun?"

"Hayır," dedi Jin kendini savunur gibi sert bir şekilde. "Beceremiyorum ki -bu Tanrı'nın belası şey hala fazla yukarıda boşa alıyor -Tanrı aşkına Yeom, kıs şu cızırtıyı!"

Yugyeom hızla odanın köşesindeki müzik setinin yanına gitti ve Foo Fighters şarkısını hafif bir gürültüye dönüşecek kadar kıstı.

Jungkook, Jin'e bakmaya devam etti. Bu söylenmenin ardında arabanın arızasından fazlası olduğunu biliyordu.

Jin, Jungkook'un anlamlı bakışlarına arkasını döndü ve açtığı kutu kolayı büyük yudumlarla içti. Kola bittiğinde arkadaşına döndü ve sırtını duvara dayayarak aşağı kaydı. "Kan şekerim düştü," diye belirtmeden önce kısa bir süre Jungkook'a baktı.

Çocukken hipoglisemi teşhisi konulan Jin, kan şekeri seviyesini normal seviyelerde tutmayı başarıyordu ama düştüğünde huysuz bir pislik oluyordu. Jungkook arka cebine uzandı ve bir paket mini Oreo çıkararak ona doğru fırlattı.

Jin bir tanesini ağzına attı ve zevkle mırıldandı. Paketi Jungkook'a doğru uzattığında Jungkook içinden iki tane aldı.

"Peki, başka ne sorun var?" diye sordu Jungkook, Oreo'nun tadının çıkarıldığı kısa sessizliğin ardından. Jin gözlerini diğer tarafa çevirirken, Jungkook yerde onun yanına oturdu. "Ne zamandan beri birbirimizden sır saklıyoruz Jin?"

"Bir sırrım yok ki," diye cevap verdi Jin başını iki yana sallarken. Çok bitkin görünüyordu. "Olan biten her şeyi biliyorsun."

"Aa, gerçekten mi?" diye cevap verdi Jungkook. "Peki, eğer her şeyi biliyorsam, bana ne zaman yeniden düzenli bir şekilde uyuşturucu kullandığını söyleyecektin?"

Jin bakışlarını yerde, iki ayağının arasında tuttu. "Sadece eğlence için."

"Bu pisliği bırakacağını düşünüyordum," dedi Jungkook öfkeyle.

"Biliyorum. Denedim; denediğimi biliyorsun. Ama etkisi azalıyor." Jin uykulu bir şekilde gözlerini ovuşturdu. "Ben... ben çok iyi uyuyamıyorum. Gerçeği söylemek gerekirse, ben... ben ondan beri... Bak, bu bana destek oluyor."

Jungkook'un midesi arkadaşı ve kalbini kırmış olan kadın hakkında konuşamaması yüzünden kasıldı. Adam fena halde kendini kaybetmiş gibi görünüyordu. Omuzuyla Jin'in omzunu dürttü. "Eğer Maria hakkında konuşmak istersen ben buradayım."

Jin hızla başını kaldırdı, gözleri alev alevdi. "Yapma."

Jungkook iç çekti. "Tamam. Ama bana karşı dürüst olman gerek." Jungkook Jin'e anlamlı bir bakış attığında, Jin başıyla onayladı.

Wanna Be Your Man • Jikook Where stories live. Discover now