13 | Seninle ilgili ciddi düşünüyorum.

7.5K 797 571
                                    

Bölüm Şarkısı: 5SOS-Youngblood




___

Jungkook orada kafası karışmış bir halde durdu, onun o dolgun, kırmızı dudaklarını Şeftali eliyle kapatmadan önce zihnine kazımaya çalıştı. Aklını topladığındaysa dehşet verici bir şokla onun gözlerinin dolduğunu fark etti. Jungkook sanki kalbi ayaklarının dibine düşmüş gibi bir his duydu.

"Şeftali." diye mırıldandı. Ona doğru bir adım attı ama o elini kaldırınca durdu. "Ben -Ne...? Lanet olsun, canını mı yaktım?"

Şeftali başını iki yana salladı. "Hayır. Canımı yakmadın."

"O zaman n'oldu?" Bir adım daha atma riskine girdi ve Şeftali kendisini durduramayınca daha rahat nefes almaya başladı. Artık onun tadını da bildiği için ona yakın olma dürtüsü lanet derecede güçlüydü.

"Biz... Buna inanamıyorum." Şeftali bakışlarını kaldırdı. "İnsanlar bizim az önce yaptığımız şeyi öğrenirlerse ne olabileceğinin farkında mısın?"

Evet. Jungkook bunu biliyordu ama o sırada umrunda bile değildi. "Şeftali," dedi elini ona uzatarak ama o elini tutmadı. "Sorun yok."

Şeftali hızla başını kaldırdı. "Sorun yok mu?" diye bağırdı. "Bununla ilgili her şey sorun Jeon. Ben senin öğretmeninim!"

"Bana bağırma." dedi sertçe Jungkook. Öfkesi kabarıyordu. "Pozisyonunu çok iyi biliyorum. Ama aynı zamanda bundan benim kadar hoşlandığını da biliyorum."

"Yine de," dedi Şeftali sertçe. "böyle bir şey bir daha olamaz. Olmayacak."

Jungkook göğsünde keskin bir acı hissetti ve bunu öfkesiyle gizledi. "Her ne lanetse. Sanki bir daha olup olmaması umurumda da..."

Gözlerine baktığı anda Jungkook Jimin'in incindiğini gördü. Yutkunarak gururunu bir kenara bıraktı. "Şeftali, ben -kahretsin, ben..." Jungkook duraksadı, üzgünüm demenin o anı tamir etmek için yeterli olmadığını hissediyordu.

"Ben eve gidiyorum." diye mırıldandı Jimin.

Jungkook onun ne kadar yorgun ve küçük göründüğünü fark etti. Onunla ilgilenmeyi ve her şeyi yoluna koymayı deli gibi istiyordu.

Jimin ona arkasını dönmeye başladığında Jungkook ona doğru bir adım attı. "Şefta-"

"Yapma." diye yalvardı gözlerini kapatırken. "Lütfen... yapma." Omuzları çöktü. "Jeon, üzgünüm -davetkâr davranmak istemedim. O öpücük.. Eve gitmem lazım." Gözlerini yavaşça açtı. "Salı günü görüşürüz." Kısa bir an Jungkook'a baktıktan sonra arkasını döndü.

Jungkook durdu ve sessizce onun gidişini izledi. Kalbinin yarısını da kendisiyle birlikte götürdüğünden emindi.

***

Arkasından kapıyı çarptığında, Jungkook'un tüm dairesi sallandı. Anahtarlarını ve ceketini duvara doğru fırlattı, kaskını kanepenin üzerine attı ve kendini çatı katındaki bar masasının üzerine bıraktı. Şeftali yürüyerek uzaklaştığından beri normal bir şekilde nefes alabilmek için mücadele ediyordu.

Öylece yürüyüp gitmişti. Tanrı aşkına, canı fena yanmıştı.

Jungkook, dudaklarını onunkilere değdirdiğinde kendisini kaybetmişti. Bedenini onun bedenine bastırmak çok güzel bir histi ama yine de sanki parmak uçlarının altında kırılacakmış gibi onu dikkatle tutmaktan başka bir şey yapamamıştı. Daha önce kimseyi bu şekilde öpmemişti. Kendi hassasiyetine kendisi de şaşırmıştı. Ona karşı derinlerde duyduğu açlık, ona ağacın önünde vahşice ve sertçe sahip olmayı istemişti ama birbirlerine dokundukları anda ona böyle bir şeyi asla yapmayacağını anlamıştı. O açlığı yenmiş ve ona elinden geldiği kadar nazik bir şekilde dokunmuştu.

Wanna Be Your Man • Jikook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin