*-*BÖLÜM12*-*

736 43 0
                                    

...

Ben dönüşememenin verdiği şaşkınlıkla cebelleşirken, Ezel çoktan yılan adama doğru atılmıştı! “Ezel! Yapma! Dur!” tabi benim şaşkın kardeşim her zamanki gibi beni dinlemedi. Bir kerede sözümü dinlesen ölür müsün be!

Kollarını birer kanada dönüştürüp havalandı. Ayakları şahin pençesine dönüşmüştü. Vücudunun diğer kalan yerleri yine aynıydı. YARI DÖNÜŞMÜŞTÜ! Nasıl oldu bu?!

Bir şekil değiştirenin yarı dönüşmesi zordur. Kapasite meselesi yani. Kaldırabilirsen yarı dönüşebilirsin. İmkansızı başaran bir ırktan gelmenin avantajıydı bendeki. Peki Ezel? Bu durumu kaldırabilecek kadar güçlü mü yani? Hiç bilmiyordum!

Yılan adamın gövdesine pençesini savururken hiçte zorlanmamıştı. Acı dolu bir tıslamayla geri çekildi yılan adam. Ezel tam önüme kondu. “biraz önce ne demiştin?” dedi kadına. “Senin solucanın tüylerimi yolmaya uzanmış olduğunda, ben onu çoktan öldürmüş olurum! Şimdi daha fazla yaygara koparmadan kaybolun!”

Yine o kötü kadın kahkahası fırladı kadından. “Burnun fazla havada senin.” Mühürlüsüne döndü. “Görevini yapamazsan sana ne yapacağımı çok iyi biliyorsun Luxor! Onlara kim olduğunu göster!”

Tüm sokakta çınlayan tıslamasının ardından konuştu solucan adam. “Emredersiniz efendim. Luxor’un kim olduğunu öğrenecekler.” Kuyruğunu bir kırbaç gibi şaklattıktan sonra üzerime gelmeye başladı. Aslında süründü desem daha iyi olur. Ama hızlı bir sürünüştü bu.

“Ezel!” onu tutmak için uzandım. Ama benden kaçtı. Kanatlarını çırparak havaya yükseldi ve düşmanın tepesine bindi! Gerçekten de bindi! Yılan adam bir sağa bir sola savurdu kendini, kardeşimi üzerinden atabilmek için. Ezel öyle bir yapışmıştı ki adama, spatula ile kazımaya çalışsan bile ayıramazdın!

Sağ kanadı ele dönüştü. Ne yapacağını merakla bekliyordum.

Bekleyişim kısa sürdü. Uzun tırnaklarını solucan adamın gözüne savurdu. İşaret ve orta parmağı adamın gözünü kolayca oymuştu. Yılan adam can havliyle tıslayarak Ezel’i üzerinden atmayı başardı. 15 metre kadar havalanan kardeşim yine tam önüme kondu.

“Bence buradan hemen gitmeliyiz!” Dedim telaşla.

“Daha yeni başladık.” Psikopat sırıtışı hala yüzündeydi.

“Ezel! Kaçalım diyorum! Oyun değil bu!” solucan adamı aratmayacak bir tıslamayla söylemiştim bunları.

“Korkacak bir şey yok ablacığım. Bize hiç bir şey yapamazlar.”

“Luxor!” kadının, adını söylemesi bile solucan adamı hareketlendirmişti. Üzerimize doğru gelmesine engel olan tek şey kırmızı pelerinli adamın sözleriydi. Adam birden ortaya çıkmıştı ve çatal dilinde (yılan dili konuşmak) konuşarak yılan adamı olduğu yere dondurmuştu resmen.

Anlayamadığım şeyler söylüyordu. “sserriovnss ssaressyet!” onlarla aramızda kalan boşluğa süzülerek iniş yaptı. Yüzü onlara dönüktü. “Ne demek oluyor bu Seiren!”

*-*MÜHÜR*-*Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin