ZİFİRİ 24 | İçindeki Cennet

218K 8.7K 1.2K
                                    

Zamanında yaşanılan iyi şeylere de duymaya hakkım vardı.

"Ada..." babam kanayan yarasını kaşımışım gibi bakıyordu. "Lütfen..." diye mırıldandım. "Buradayız, kaçtığımız şehirde. Annemin mezarının olduğu yerde ama ben hala onu göremiyorum. Bu hakkı elimden alıyorsun. Bari güzel olan anılardan bahset bana. Onu ilk ne zaman gördüğünü, ne zaman sevdiğini anladığını..." Çünkü, aşkın ne olduğunu bilmediğim gibi, bunun nasıl anlaşıldığını da bilmiyordum. Bilmeye ihtiyacım vardı. Annemin bana anlatamadıklarını, dolaylı yoldan da olsa anlatmasına.

Başını yere eğerek derin bir nefes alıp verdiğinde "Annem olsaydı hemen anlatırdı." Diye fısıldadım. Anlatırdın değil mi annem?

"İlk kez güldüğünü gördüğümde anlamıştım." Kirpiklerimi kırpıştırarak babama baktığımda yerinden kalkmıştı gözlerini benden kaçırarak. Çünkü gözlerinin içi hemen yaşlanmıştı. Onu üzdüğümü anladığımda sertçe yutkunarak başımı yere eğdim. Babamın gideceğini sanmıştım ama o yanıma uzanıp beni kollarının arasına çekmişti. "Suratsızın tekiydi, serti. Güçlü görünmek için zaaflarını pek göstermezdi."

Annemin bir ailesinin olmadığını biliyordum. Şu zamana kadar akrabalarından kimseyle karşılaşmamıştım. Kimsesizdi. "O yüzden onu ilk kez güldüğünü gördüğümde, içindeki cenneti de gördüm." Dudaklarımda acı bir gülümseme yer edindi. O an biri bana kendini zorla olsa hatırlattığında içimdeki Ada başını iki yana sallayarak 'Sakın!' diye uyardı. İçimdeki seslerin hepsini anında susturarak babama dikkat kesildim. Onun gülüşünde bile cehennem saklıydı.

"Nasıl karşılaştınız ki?"

"Bir operasyon sırasında. Of ne gündü!" babamın gülümsediğini hissettim. Sadece anlatmıyor, yaşıyordu. "Benim tam fırlama olduğum zamanlar. Kafama estiği gibi davranıyordum. O yıl annemle babam kazada öldüğü için kimse bir şey diyemiyordu da. Herkes acıma veriyordu yaptıklarımı, belki de öyleydi. İçime sığmıyordu hiçbir şey. Durduğum yerde sanki volkan pişiyordu içimde. Her şeye koşuyordum, her operasyona katılıyordum. Nerede olay ben orada. İçten içe sanırım birinin beni öldürmesini diliyordum." Boğazıma takılan yumrukla ona daha sıkı sarıldım. O zamanlar yanına olamadığım için üzgündüm. "Her neyse, yine o gün benimle hiç ilgisi olmayan bir operasyonun haberi geldi. Tabi yerimde durmayıp olay yerine gittim. Her yer duman altı, basılan çete polisleri fark ettiği için herkes bir tarafa kaçışıyordu. İçlerinde sarı saçlı melek gibi bir kız, Rus mafyalarının ajanı gibiydi. Annenin o gün emniyetteki ilk iş günüymüş, tanımıyorum tabi. Çete üyesi sandım bende. O kadar güzeldi ki, yolda görsem cennetten düşmüş sanırım. Neyse herkes bir taraftayken bende gözüme yakalamak için ilk onu kestirdim." Dayanamayıp gülümsediğimde, babam sesli bir kahkaha atmıştı. "Tabi elimi uzatıp kolundan yakalamaya çalıştığım gibi yumruğunu suratıma yedim. Sivil olduğum için benim de polis olduğum belli değildi. Annemden sonra bir kadından yediğim ilk dayaktı. Baya baya birbirimize girişmeye başladık. O beni suçlu sanıyor, ben onu çete üyesi. Tabi en sonunda onu iki kolundan tutup yakalamayı başardığımda belindeki rozeti de sonunda görmüş oldum. Ah ah, o anki suratımı görmeliydin." Tahmin edebiliyordum. Gülümseyerek başımı babamın göğsünden kaldırıp gözlerinin içine hayranlıkla baktım. Neyse ki artık gülümsüyordu. Güzel hatıraların en kötü yanı yaşanması mümkün olup da yaşanamayan daha güzel anıların acısını da beraberinde getirmesiydi. Biz çok mutlu bir aile olabilirdik. Hayatın anneme borçlu olduğu ailesiydik biz. Bir kez daha alınmıştı ailesi elinden.

"Sonrası bayağı sıkıntılıydı. Birbirimizle anlaşmamız ister istemez zor oldu. Özellikle yüzümdeki yumruğun izi geçmedikçe daha da kuruluyordum. Aynı zamanda da sürekli etrafındaydım. Hem güzeldi, hem serti hem de emniyetin yarısına bin basardı işinde. İster istemez bütün erkeklerin gözü üzerinde oluyordu. Kimseye yüzde vermiyordu, konuşurken bile görmezdim. Neyse yavaş yavaş aynı görevlerde bulunmaya başladık. Daha doğrusu ben yine bütün görevlerine atlamaya başladım. İyi ikili olmaya başarmıştık, bir şekilde. Konuşmaya, anlaşmaya başladık yavaş yavaş. Sinirlendiğinde bağırıp çağırdığı tek kişi bile ben olmak istiyordum. Bir gün bir silahlı çatışmada ona nerdeyse bir kurşun değecekken önüne geçmiştim." Gözlerim şaşkınlıkla aralandığında babam burukça gülümsedi. "Kurşun kolumu sıyırdı. İyiydim ama sırf benimle ilgilensin diye bir hafta boyunca yataktan çıkmadım. Vicdan azabıyla sürekli bana yardım etmeye çalışıyordu. Sürekli ziyarete geliyordu. Bana can borcu olduğunu söyleyip dururdu."

ZİFİRİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin