26•Artık Dönüşü Yok

167 17 7
                                    

Medya: Cihan

Umarım beğenirsiniz çünkü bu iki bölüme çok uğraştım 4000 kelimeyi geçti toplamları. Çok yorgunuğğmm ;((

Diğer yarısını yarın atacağım çünkü kontrol etmedim

•••••

Cihan'la geçen gecenin, Duru'yla geçen koca bi günün ve ailemle geçirdiğim tuhaf sabahın sonunda bi perşembe günü okulu çok güzel ekmiştim. Peki neden? Ve özellikle okulu bile tercih edeceğim bu sebep için neden ekmiştim okulu? İşte cevabı.

"Kağan, söz verdin!"

"Dilim kopsaydı keşke de veremeseydim."

"Mızmızlanmayı bırak, çabuk buraya gel. Ben hep bunu bekledim. Sen var ya tam aklımdaki sevgilisin. Otur şuraya da oku şunu. Son kez bi bak."

Son çırpınışlarım olan huysuzluğumu bi kenara bırakıp Cihan'ın söylediği yere oturmuş ve senaryo özetini okumaya başlamıştım. Cihan'ı sevmesem hayatta katlanmazdım bu olaya. Bi de kendimi değiştirmek istemesem tabii. Yani aslında içten içe istiyordum böyle bi heyecanı.

Bu yüzden sabah annemle babama anlatmıştım bunu. Sonuçta açık bi şekilde eşcinselliği savunduğumu gösterecek bi olaydı ve ailemin de görüşünü almalıydım. Tuhaf bulsalar da bu fikri ve mantığımı pek anlayamasalar da bi şey dememiş ve bana iyi geleceğini düşünerek kabul etmişlerdi. Ailemle de konuştuktan sonra Cihan'la konuşup buluşma yerine gelmiş ve şimdi de oturmuş senaryoyu okuyor, oyunculara bakıyordum.

Kış olduğu için kimsenin olmadığı sahil kenarındaki bi parktaydık. Kamelyalardan birinde oturmuş elimdeki dosyayı inceliyordum. Kısa film derken o kadar da kısa olmadığını o an anlamıştım çünkü özeti bile kısa değildi. Sadece tam bi film kadar uzun değildi o yüzden adı kısa film. Onun dışında hem senaryosu çok güzeldi hem de okuduğum karakterlere gerçekten de tam uyan oyuncular bulmuştu. Ben de dahil. Sadece üç ana oyuncudan birinin kaydı yoktu incelediğim dosyada o kadar. Sanırım onu da ya bulmuştu ya da yakında bulurdu.

Filmdeki karakteri yavaş yavaş benimsemeye başlamıştım bile. Çok zor olmamıştı çünkü karakter biraz bana benziyordu. Galiba Cihan da bu yüzden benim iyi oynayacağımdan bu kadar emindi bu rolü. Kesin bi şekilde reddetsem Cihan'ın itiraz etmeden kabul edeceğini biliyordum. Zaten bu yüzden önce senaryoyu getirip iyice okumamı ve ona göre son kararı vermemi istemişti ama bunu yapmak istiyordum.

Senaryoyu incelediğimde benim oynamayı kabul etmeyeceğim, düşüncelerime ters düşen bi yer ya da çok erotik bi kısım yoktu. Kavgalar, ufak yakınlaşmalar ve birkaç öpüşme sahnesi vardı. Filmde ise sahneleri çekeceğimiz yerler çok hoşuma gitmişti.

Yerimden kalkıp kamelyadan çıkmış denizin yanına gitmiştim. Cihan da benim peşimden yavaş yavaş gelmiş ve yanımda durmuştu. Son kez sayfalara göz gezdirmiştim. Benim için biraz fazla romantikti o kadar. Cevap vermek için Cihan'a dönmüştüm ki onun zaten beni izlediğini görmüştüm. Yavru köpek bakışları atıyordu resmen. Sanki sallanan kuyruğunu görüyordum orada.

"Tamam, oynuyorum. Artık dönüşü yok."

"Oley be! Oğlum sen var ya adamın dibisin. Hayatımda senin kadar mükemmel biriyle daha önce karşılaştıysam şu köşede çarpılayım."

"Tamam kes yalakalığı, bana yemek ver. Aç kaldım burada. Kahvaltımı doğru düzgün edemedim senin yüzünden. Bi de üşüdüm. Ah, tabii ya. Elimi tutar mısın sevgilim?"

Ben dalga geçip dudağımı bükerek mahzun mahzun Cihan'a bakarken o da eski Türk filmlerine bağlamıştı bile. Çünkü o biliyorsunuz, Cihan işte.

KIZILA BOYAOnde histórias criam vida. Descubra agora