🔙 1. BÖLÜM 🔚

157K 9.6K 1K
                                    

Öngörülemezliğin Okyanusları / Karşılaşma

Görsel hafızama kazınan en son görüntü yüksek bir şelaleden öngörülemezliğin sonsuz okyanuslarına doğru düşmekte olan bedenimdi. Düşüşüm ile birlikte ne kadar derinlere battığımı ise fark edemiyordum. İçinde bulunduğum durumda ne gözlerimi açabiliyor ne de nefes alabiliyordum. Birkaç dakikayı bulan nefes tutuşum ciğerlerimi yakıp kavurmaya başlamıştı. Ben bunlarla boğuşurken yaşadığım her şey gözlerimin önünden geçiyordu.

Edna' dan önceki hayatım, yaşadıklarımla birlikte yerini kaos ve korkuya bırakmıştı. Kısa süre içerisinde çok fazla şeyle baş etmek zorunda kalmıştım. İyilik için elimden geleni yapmış, küçük hayatımla büyük umutları bu sihirli diyarlara taşımıştım. Son olarak da zamansal yanılsamalar girdabının bütün zincirlerini kırarak laneti iyiliğin lehinde büyük bir çöküşe taşımayı başardım.

Peki ya bunca şeyden sonra ödülüm ne oluyordu? Sevdiğim adamdan ve gelecekteki çocuklarımdan çok uzakta, zifiri bir derinlikte boğulmak mı? Nefesimi bıraktığımda burada ölüp gideceğimi biliyordum. İçinde bulunduğum sıvı derinlere battıkça bedenimde kramplara yol açıyor, derinliğin verdiği baskıyla içten içe yok oluşa sürükleniyordum. Elimden bir şey gelmediği için hem korkudan hem de çaresizlikten yaşadıklarıma sadece teslim oluyordum.

Ciğerlerimde hissettiğim tahammül edilmez bir yanmayla her şeyin bittiği beni selamlamaya başlamıştı. Evet ölüm buydu, yalnız başına büyük bir karanlığın içinde sessiz çığlıklarla boğulmak. İçimde zehre dönüşen bu son nefesi çaresiz bir çırpınışla dışarıya bırakınca, okyanus sıvısı saniyeler içinde bedenime dolmaya başladı. Bu anın son anlarım olduğunu çok iyi biliyordum. Sonsuz bir ışık demetiyle karşılanmayı beklerken gördüklerimse beni şaşkınlık içinde bırakıyordu. Seçmekte zorlandığım bir gölge bana doğru büyük bir hızla geliyordu. Acaba gelen Azrail miydi?

" Tanrı aşkına, ne yapıyorsun böyle?! "

Son duyduğumsa sadece buydu. Sonrası ise büyük bir karanlık ve boşluk .....

Üzerimde büyük bir yorgunlukla titrer bir şekilde kendime geldiğimde ölmediğimi fark ederek hayretler içinde kaldım. Bu nasıl mümkün olmuştu? Son hissettiğim şey vücuduma dolan okyanus sıvısıyken iç organlarım çökmüş olması gerekmez miydi? Çok geçmeden nefes alabildiğimi fark edince korku yerini titremeye bıraktı. Kahrolası sıvının içinde nasıl nefes alıyordum? Büyük bir refleksle olduğum yerde sıçradım ve görmekte işime yaramayan gözlerimi bir kenara bırakıp ellerimle çevremdeki sıvının içini kontrol etmeye başladım.

Evet hala okyanustaydım ama garip bir farkla. Vücudum anlam veremediğim bir oksijen kalkanıyla çevrelenmişti. Kalkana çarpan sıvıdaki parçacıklar ısı ve ışıklar saçarak bir anda kül olup gidiyordu. İçeriye çözemediğim bir şekilde hava giriyordu ama sıvı ya da parçacıklar hiçbir şekilde giremiyordu. Yaşadıklarım ve gördüklerim sanırım bir rüyaydı. Bu kesinlikle ölümün tatsız oyunlarındandı. Kısa süren bu afallamamın ardından çok yakınlarımdan bir ses duyduğumda kendime gelerek, korkunun verdiği etkiyle birkaç metre geriye doğru savruldum.

" Tanrıya şükür uyanmışsın! "

Sesin verdiği ürpertiyle tüm vücudum zangır zangır titremeye başlamıştı. İçinde bulunduğum sıvıdaki parçacık katmanı sesin sahibini görmeme engel oluyordu. Bunun etkisiyle sıvıda istemsizce çırpınmaya başladım. Sesin sahibi her kimse ondan kesinlikle kaçmalıydım. Sıvıda bilmediğim halde yüzmeye çalışıyor, kol ve bacaklarımı aptalca çırpıyor ve sesin tam aksi yöne doğru kaçmaya çabalıyordum. Ben telaş içinde çırpınırken yeniden duyduğum sesle irkilerek kendime geldim.

EDNA GÜNLÜKLERİ 2Where stories live. Discover now