🔙16. BÖLÜM🔙 1

733 70 79
                                    

✴Günlüğün özünden kaçış / Kestniyle Boyutu, Kutsal rehberin sesi ve serbest kalan günlük✴

Karşımızda duran ve bize en sıcak gülümsemesiyle bakan annem hepimizi çaresizlik içinde bırakmıştı. Yaşlı Elza'nın gözleri çok geçmeden aynı benimkiler gibi yaşlar içindeydi. Annemin bakışlarındaysa sadece mutluluk parıltıları vardı. Bu büyülü anın etkisiyle öylesine afallamıştık ki geciken kavuşmamız ancak dakikalar sonra aklımıza geliyordu. Yaşlı Elza ve ben istemsizce savrularak özlem dolu bir halde anne kollarına kendimizi teslim etmiştik. Gözlerimizin önünde kuyunun içine damlalar halinde akıp kaybolan annem şimdi kollarıyla sardığı çocuğunu -çocuklarını- sıcacık sevgisiyle teselli ediyordu.

Yaşadığımız an öylesine büyülüydü ki gözleri yaşlar içinde kalan sadece biz değildik. Arkamızda olanları izleyen Esbula ve Ynowkle bile ağlamaya başlamıştı. Herkese mutlak bir mutluluk hâkim olmuştu ama çok geçmeden garip bir şekilde bendeki hisler değişmeye başlıyordu. Çünkü anlam veremediğim bir ses zihnimin içinde dakikalardır benimle konuşmaya çalışıyor ve kafamı karıştırıyordu.

"Ona inanma! O yalan söylüyor! Emanetini al ve bir bahane bulup ondan uzaklaş!"

Bana bu sözleri söyleyen sesin sahibi öylesine kısık ve tedirgin bir tonda konuşuyordu ki, dakikalardır tekrarladığı bu sözler bir süre sonra beni ikna etmeye başlamıştı. Şimdi ben de aynı onun gibi tedirgin bir haldeydim. Bu kavuşma anının bir an önce bitmesini ve bir bahane ile bu gerçeklikten kaçmayı istiyordum. Hayatım boyunca ilk kez iç sesim konuşuyor, bana yol gösteriyordu. İlk kez konuşan bu sese inanmam gerektiğini biliyordum. Bu güçlü bir his olsa da kesinlikle büyük bir gerçeklik taşıyordu. Çünkü hayatta tesadüf diye bir şey yoktu. Hele olduğun yer Edna ise tesadüfler gerçekliğin kendisi bile olabilirdi. Bu düşüncelerle bir anda ürpermiştim. Kollarımdaki tüyler istemsizce havalanmış sanki gizliden gizliye beni ele vermeye çalışıyordu. Durumu tek fark edense Esbula idi.

"Ah sohbetinizi bölmek istemem ama Elza' ya acilen bir şeyler sormalıyım." demişti.

Yaşlı Elza ve annem durumu umursamamıştı bile. İkilinin yanından tüm tedirginliğimle uzaklaşarak kurtarıcım Esbula'nın yanına gelmiştim. Yazgıcının ise tüm dikkati hala annem ve Yaşlı Elza'nın üzerindeydi. Esbula da aynen benim gibi üçlüye küçük bakışlar attıktan sonra koluma girerek bana yaklaşıp konuşmaya başlamıştı. Fısıltılar halinde,

"Neler oluyor Elza? Ters giden bir şeyler var bunu görebiliyorum. " demişti.

Bense ondan daha kısık bir sesle,

" Evet ters giden bir şeyler var. İç sesim annemin yalan söylediğini, onun güvenilmez olduğunu, emanetimi alarak ondan uzaklaşmam gerektiğini söylüyor. Bende ömrüm boyunca ilk kez konuşan bu sese inanıyorum." dedim.

Bana anlamsız gelen bu yaşadıklarım Esbula da gülümsemeyle karşılık buluyordu.

" Sanırım gizli mühür çoktan sahibini bulmuş ve onun rehberi olarak görevine başlamış."

Konu hakkında daha fazla ayrıntıya girmeyen Esbula susmamı işaret eden bakışlarının ardından koluma girerek beni annemle yaşlı Elza'nın yanına getirmişti.

" Özlem dolu dakikalarınızı yeniden bölüyorum ama Elza ile tamamlamamız gereken çok acil işler var. Siz ikiniz kasabadaki evinizde yılların özlemini giderin ve bizden gelecek haberi bekleyin. Çok kritik bir süreçteyiz bizden bir haber gelmeden lütfen hiçbir şey yapmayın, evden bile çıkmayın." demişti.

Esbula'nın sözleri ben hariç herkesi şaşırtmıştı. Bu büyülü anın etkisiyle nedense hiç kimse ondan bir açıklama istemiyordu. Buysa işimizi kolaylaştırıyordu. Esbula yolculuğumuzun devamında Ynowkle'ye de ihtiyacımız olduğunu söyleyerek onu da koruması altına almıştı. Şimdi Yaşlı Elza ve annem durumun tedirginliğiyle bizi yapacaklarımız için yalnız bırakarak günlüğün özünden açtıkları bir geçitle kasadaki evimize geri dönecekti. Bense bu şartlar altında o eve geri dönemezdim. Normal şartlar altında istesek de istemesek de bu yolculuk başladığı yerde -yani evin bodrumunda açtığımız o geçitte- son bulacaktı. Tabi yanımda Esbula gibi kusursuz bir simyacı olmasaydı.

Esbula ikiliyi göndermeden emanetlerimi kusursuz bir simya ile annemden teslim almış ve avuçlarımın içine bırakmıştı. Onlarıysa huzursuz olmamaları konusunda teselli etmişti. Buradan çıkış yolumuzun Edna'ya açılan bir kapı olmayacağını söylüyordu. Bu nedenle korkmaları gereken bir yıkım ve sonuç olmayacaktı. Bu ritüel iki kişiyle başlamıştı yine iki kişiyle bitecekti. Değişen tek şey ikinci yolcunun kimliğiydi. Esbula ise o işi kolaylıkla çözmüştü. Kısa süreli kimlik kopyalama simyasıyla annemi genç Elza ya -yani bana- çevirmişti. Bu kimlik aktarımı yolculuk bittiği anda tersine bir simyayla kendiliğinden son bulacaktı. O nedenle boyutsal bir yıkıma neden olmayacak, Varis Elza'nın genç ve yaşlı hallerine bir zarar gelmeyecekti.

Onlar gittikten sonra Esbula ise Fağnula'ya bir geçit açacak o geçitten kusursuz bir zamansal sekmeyle özlerimizi Edna'ya sektirecekti. Her şey göz açıp kapayana kadar olacaktı ne günlüğe olan yazgı bozulacak, ne de yolcular zarar görecekti. Anlattıkları öylesine kafa karıştırıcıydı ki değil biz Ynowkle bile soru soramamıştı. Herkesin kafası çok karışmıştı ama bu noktada güvenli sığınağımıza teslim olmak en akıllıca olanıydı. Yani Esbula'ya ve talimatlarına.

Yaşlı Elza ve annem kusursuz kimlik simyasından sonra Yaşlı Elza'nın küçük bir ritüeli ile açılan gerçeklik kesitinden evimize geçmişti. Bizse onlar gidince rahat bir nefes alabilmiştik. Çok geçmeden sersemlemiş bir halde bize bakan yazgıcıya da yaşananları anlatmıştık. Şimdi günlüğün kurtarılan özüne kendi yazgısını giydirme ve buradan bir an önce kaçma vaktimiz gelmişti.

Esbula annemden aldığım o tohumları koymam için bana küçük bir şişe uzatmıştı. Bu şişe Fağnula'ya karşı onları koruyacaktı. Mührü serbest bırakma işiyse gideceğimiz yerde şaşırtıcı bir ritüelle olacaktı. Yazgıcı ise buradan çıktığı anda tam olarak özgür kalacak ve günlüğün özüne ölümsüz bir hayatla yazılmış olacaktı. Her şey bu kadar basitti. Şimdiyse yapmamız gereken Fağnula'ya bir geçit açarak oradan Edna da bizi bekleyen yolculuğumuza devam etmekti.

Esbula döküntüler halinde olan elbisesinin cebinden çıkardığı tohuma benzeyen ışıltılar saçan cisimleri üzerimize doğru saçmaya başlamıştı. Alıp verdiği nefesini de üzerimize saçılan o cisimlere doğru üflüyordu. Biz onun ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalıştığımız bir anda ayaklarımız bir anda yerden kesildi.

" Esbula'nın nefesi giderek kasırgaya dönüşüyordu. Bizi savurmaya başlayan bu kasırga giderek güçlenmiş ve havada ışıltılar halinde süzülen tohumların filizlenmesine neden olmuştu. Az önceki tohumlar şimdi kusursuz bitkiler halinde önce çevremizi sonraysa bedenlerimizi sarmaya başlamıştı. Saniyeler süren bu korkulu an bedenlerimizi saran bitkilerin, bizi içlerine doğru emmeye başlamasıyla son buluyordu. Sanırım Fağnula'ya açılan geçit buydu."

~~~~~~~~~

Kitabıma soru, görüş, yorum ve oylarınızla destek vermeyi unutmayın. Unutmayın ki her kitap büyük bir emek ve hayal gücünün eseridir.

Edna Günlükleri 'nin 1. kitabını tüm kitapçılardan temin edebilirsiniz.

Sevgilerimle,

Aygül Mudurlu

~~~~~~~~~

TELİF BELGELERİ - SAHİPLEN.COM üzerinden alınmıştır.

EDNA GÜNLÜKLERİ 2Onde as histórias ganham vida. Descobre agora