🔙13. BÖLÜM🔙 2

1K 75 71
                                    

Günlüğe Yolculuk-Skulba ile Karşılaşma

Az önce odanın zeminini çizdiğimiz o cisim şimdi simyanin gücüyle yeni şeklini alıyordu. Eğilip bükülen, genleşip uzayan cisim sonunda zeminde oturmaya müsait iki tabure şeklini almıştı. Zemin ve mekân yolculuk için tamamen hazırdı. Simyanın etkisiyle cismin çevresinde içe örgü şeklinde geçmiş boyutlar arası geçiş gözlerimizin önüne serilmişti. Geçiş kapısı karma karışıktı. Örgüsel şekilde olan boyutların arasından yolculuk yapmak nasıl mümkün olacaktı? Her şey çok belirsizdi, çevremiz ise giderek ölümcül derecede soğuyordu. Korkudan ve soğuktan vücudum titremeye başlamıştı. Edgar ve Wylakras'ın bakışlarında da korku ve garip bir hüzün vardı. Yaşlı kadın ise tereddütle dolu bakışlarla son işlemlerini tamamlıyordu.

Şimdi ikimiz de yolculuk için taburelerimize oturmuştuk. Edgar simyasını kullanarak büyük bir kalkan ile bizi çevrelemiş ve kalkanı bedeniyle mühürlemişti. Wlaykras ise saçlarını iki Elza'nın bedenini sarmak için savurmaya ve güçlü suhura simyasının sihirli sözlerini fısıldamaya başlamıştı. Suhura simyasıyla bizim terk edeceğimiz kabuk bedenlerimizi zaman kaybetmeden gizleyecekti. Yaşlı kadın ise özsel yolculuğun geçiş kapısını açacak ve bizi bedenlerimizden ayırıp bu bilinmez yolculuğun derinliğine taşıyacak sözleri giderek yükselen bir sesle okuyordu. Bense özsel yükselmeyle Savaşçı Elza'yı bedenimden dışlamış ve bizi koruması için bedensel çoklamayla serbest bırakmıştım. Artık iki yolcu ve boyutsal gizlenmiş bir savaşıyla yolculuğa çıkacaktık.

Yaşlı kadının tamamlanan sözleriyle tüm çevre büyük bir ışıkla kaplanmış ve bulunduğumuz zeminden soyutlanmıştık. Işıktan halkalar kemiklerimizin içinden geçerek sanki bizi parçalıyormuş gibi özümüzü bedenimizin sıyrılmaya başlamıştı. Işığın etkisiyle hiçbir şey göremiyorduk. Sanki herkes ve her şey gitmiş biz bu korkunç özümlemenin içinde tek başımıza kalmıştık. Çoğu an yaşlı kadını bile göremiyordum. Bu korkutucu ve sancılı süreç yere düşen kabuk bedenlerimizi hissetmemiz ve ışıktan damlalar halinde toprağa akmaya başlamamızla birlikte son buldu. Zemine düşerken gördüğümüz son şeyse hüzünlü iki adamın korkmuş bakışlarıydı.

Toprağın üstüne damlalar halinde dökülürken az önce havadaki güzel kokular damlalar halinde çevremizde toplanmaya ve ışıksal bir şölenle bedenler giyinmeye başlamıştı.

"Tanrı aşkina neler oluyor!"

Bu ses benden yükselmişti. Olan her neyse kesinlikle hayret vericiydi. Çiçeklerimden çıkan o güzel kokular şimdi yarı sıvı, geçirgen formda anlam veremediğim silahlar kuşanmış bir ordu olarak tam karşımızda duruyordu. Ardından bir ses duyuldu,

"Büyük kumandan hoş geldin. Emrin için hazırız!"

Sesin sahibi asker yaşlı kadının önünde reverans ediyordu. Bense şaşkınlık içinde olanları anlamaya çalışıyordum. Yaşlı Elza ise gülümser bir sesle,

EDNA GÜNLÜKLERİ 2Where stories live. Discover now