Bölüm 22: İnatçı

2.7K 194 10
                                    

    Özgür yanımıza oturdu ve Bora'ya gülümsedi. Anlaşılan Özgür burada tam anlamıyla tutsak değildi. Hatta iyi zaman geçirmiş bile olabilirdi.

    Kemal, Özgür'e sarıldı. Birbirlerini merak edip özlediklerini ve tekrar gördükleri için mutlu olduklarını söyleyen küçük bir konuşma yaptılar. Özgür gülümsemesini benimle gözgöze gelene kadar bozmamıştı. Yanına gittim.

    "İyi olmana çok sevindim. Gitmene izin vermemeliydim."

    "Gitmeme izin vermedin, beni kovdun. Farklı şeyler."

    "Çok özür dilerim."

    "Sorun değil, burada arkadaş edindim." dedi ve arkada duran Caner'e baktı. Caner gülümser gibi oldu.

    "Seni özleyeceğim." dedi çocuk. Kafayı yiyor gibiydim. Nasıl yani? Onu kaçıran adamlardan biri, Caner, onu özleyecek miydi? Nasıl olurdu?

    Aralarında... Bir şey olmuş olabilir miydi?

    Ve Kemal... O buna nasıl göz yumabiliyordu? Özgür'ü sağlam görmüş olmanın sevincini mi yaşıyordu yoksa?

    "Biraz daha kalmak istemediğine emin misin?" diye sordu Bora. Sonra bize de döndü:

    "Siz de kalabilirsiniz."

    "Biz gitsek daha iyi. Haydi Özgür." dedi Kemal ayaklanıp. Bir şeyler demesine çok sevinmiştim. Burayı terk edip Özgür'le konuşmak istiyordum. Konuşmak ve gönlünü almak.

    "Ben gitmek istemiyorum."

    Kafamı kaldırıp gözlerimi Özgür'ün gözlerine diktim. Şaka mı yapıyordu?

    "Çok komiksin Özgür. Haydi, gidiyoruz." dedim. Bana bakmadı bile. Kemal'e dönerek cevap verdi:

    "Burası eğlenceli bir yer ve sıcacık insanlar var. Biraz daha zaman geçirmek istiyorum."

    Caner konuşmaya katıldı.

    "Evine bırakırım. Merak etmenize gerek yok."

    Yumruğumu sıktım. Karşımdaki çocuğu yumruklamamak için zor duruyordum. Kemal'in halletmesine izin vermek istiyordum ama daha önce çok sık hissetmediğim bir duygu hissediyordum. Ne deniyordu buna? Kıskanmak... Kıskançlık...

    Bora ve diğer sarışın çocuk, Ozan, bizi izliyordu. Bora önündeki sahneden memnun gibiydi. Özgür ne yaşamışsa yaşamıştı, bu adamın iyi olduğuna hayatta inanmazdım.

    "Özgür. Hemen."

    "Kimseyi tanımıyorsunuz. Onlar iyi insanlar!"

    "Özgür, çocuk gibi davranmayı kes. Seni kaçıranlarla birlikte bırakmayacağız herhalde." dedim. Sonunda bana baktı.

    "Seni ilgilendirmez!"

    Tam ona doğru bir adım atmıştım ki Kemal eliyle beni durdurdu.

   "Buna hiç gerek yok. Özgür, ben senin abinim. Ne diyorsam o olacak. Eve dönüyoruz."

    Özgür oflayarak ayağa kalktı. Kemal'e içimden sonsuz teşekkürler ediyordum. Kapıya doğru yürüdük. Kemal, Bora'nın sıkmak için uzattığı eli reddederken Özgür'ün Caner'e doğru yürüyüp veda etmesini, Ozan'a sarılıp gülüşmesini izledim. Sonra çıktık. Eve bırakmak ya da gözlerimizi bağlamak istememişlerdi. Ve içimden bir ses o depoyu da o insanları da son görüşüm olmadığını söylüyordu.

Salgın: SavaşWhere stories live. Discover now