5. Bölüm: "O, bizim adamımız"

4.2K 265 190
                                    

Beautiful piano music with No Loops&Soft rain

Beautiful piano music with No Loops&Soft rain

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

5. B Ö L Ü M

‘Bir kadının en büyük mutluluğu
sıcak bir ailedir’

          Dizlerimi kendime çekip neredeyse yarım saattir oturduğum kanepede oturmaya devam ettim.. Kendimi kör kuyulardaymış gibi hissediyordum. Etrafımda bir şey oluyordu, bu netti ama ben bundan haberdar değildim. Yavuz’un göremediğim bir yönü, bir kişiliği varmış gibi hissediyordum. Ve bu beni korkutmaya başlamıştı. Sadece iki gündür birbirimizin yanındaydık ve bu kadar yakın olmamız saçmaydı ama kendimi bundan alıkoyamıyordum..

        Kilit sesini duymamla düşüncelerimden ayrılıverdim. Saat çoktan gece on ikiyi göstermeye başlamıştı. Hemen ayaklanıp hole doğru koşuşturdum. Işıkları kapatmış, evde kimsenin olmadığı düşüncesini oluşturmak istemiştim. Koşup hole geçen girişte durdum. Holde ışıklar açıldı ve Yavuz yüzünü buruşturarak içeriğe girdi. Gözlerim üzerindeki beyaz, balıkçı yaka kazakla buluşunca şoka girdim resmen. Sol tarafı kıpkırmızıydı.

    Kan
    Kan
    Kan vardı..

       “Tamam, iyiyim ben.. Ses çıkarmayın, Bahar uyumuştur.” dedi neredeyse inleyerek. Eylem hemen onun kolunu kavradı, Fethi ise kapıyı kapattı yavaşça.

        “Yavuz, hastaneye gitmemiz gerekli! Lütfen,” dedi ardından. Fethi de onu destekledi: “Eylem haklı, kardeşim.”

       Yavuz yumruklarını zorla bile olsa sıktı: “Sıyırdı geçti, bir şey yok..”

       “Kanıyor!” dedi Eylem kendini tutamayıp bağırarak. Buradan görebiliyordum. Gözleri kızarmış ve nemlenmişti. Dokunsalar ağlayacak gibiydi.

        “Sessiz ol.. Şimdi temizleyeceğim ve bir şey olmayacak. Bunu ilk kez yaşamıyoruz, buna alış, Eylem..” deyince hayretle aralanan gözlerim kısıldı. İlk kez yaşamıyoruz mu demişti o? Neler dönüyordu burada? Ben hangi cehenneme düşmüştüm böyle?

         Bunları boş verme kararı alarak kendimi toparladım. Ne olursa olsun oradaki bir yaralıydı ve benim ona yardım etmem gerekiyordu. O kanı temizlemem, evet, evet, temizlemem gerekiyordu. Hayır! diye haykırdı aniden içimdeki on üç yaşındaki çocuk. Hayır! Temizlemek yok, iyileştirmek var! diye hıçkırıklara boğuldu. Gözlerimdeki yaşlar küçük bir nehir misali yanaklarıma aktı. Haklıydı! O gün kanı temizlemek yerine ambulansı aradaydım, şimdi onlar da yaşıyor olacaktı. Ailem yaşıyor olacaktı..

      İçimdeki kor büyüdükçe büyüdü. Kendimi bir anda hole girip Yavuz’a doğru koşarken buldum. “Bahar?” dedi şaşkınlıkla. Adımı ilk kez kullanıyordu ve bu daha da içimi burkmuştu.. Kollarım kendiliğimden kalkıp boynuna dolandı anında. Bedenimi bedeni ile birleştirdim ve hıçkırmaya başladım. Beş saniyelik şaşkınlıkla dolu bir bekleyişin ardından o da zaman kaybetmeden kollarını güçlükle de olsa belime doladı.

Senden Önce | Mavi Hilal | TamamlandıWhere stories live. Discover now