14.BÖLÜM

2.6K 107 17
                                    

Tatlı okurların hatırı ve önerisiyle...

Ve bu arada geçen bölümde ne kadar çok saçmalamışım. Sizde mi fark etmediniz ya da görüp de çaktırmadınız mı acaba ? 😂 Her neyse o hataları görmezden gelerek bu bölümü yazıyorum.

Derin'den. 

Benim önerdiğim çay bahçesine geldiğimiz de dışarıdan bir masa seçip oraya oturduk.

Burası etrafta çiçeklerin ve süs havuzunun olduğu klasik bir yerdi. Ama yine de bana huzur veriyordu çünkü çok sakindi. Genelde pek gelen olmazdı buraya. Bahçeye atılan masa sandalyeler tamamen çiçeklerin arasındaydı. Zaten dışarı da toplasanız beş tane masa sandalye vardı.

Garson geldiğin de Selin Türk kahvesi , Umut ve bende meyve suyu istedik. Selin sabahtan beri çok durgundu neyse ki arabada biraz kendine gelmişti ve kahve istemesi de bu yüzden iyi olmuş olabilirdi.

"Öğretmenim bugün yine bizde kalacak mısınız ? Lütfen kalın. Hem bugün film gecesi yapacağız demi anne ? "

Umut'un sorusuyla Selin'e döndüm. O da cevap olarak sadece başını sallamıştı. Selin de ki bu durgunluk canımı sıkıyordu. Nasıl olmuştu da bir anda öğrenci velisi olmaktan beni bu kadar etkileyebileceği bir konuma gelmişti ? Bunu hala anlayamamıştım. Tamam hoş bir kadındı , iyi bir anneydi. Ama sadece bunlar yeterli miydi ?

Bir anda kendimi bu az üyeli ailenin içinde bulmuştum. Onlarla olmak beni mutlu da etse her şeyin bu kadar hızlı ilerlemesi beni korkutuyordu. Bu aileye ve onların evine o kadar ait hissediyordum ki. Daha önce nerede ve nasıl bir hayat yaşadığımı bile unutmuştum. Evde yalnızken de acaba sürekli ne yapıyorlar diye düşünüyordum. Şimdi ise Selin'in bana karşı değişmediğini bilsem de bu durgunluğu beni korkutuyordu. İçimden belki de beni istemiyor ya da Umut konusunda kızgın olduğunu düşünmekten kendimi alamıyordum. Biz neydik ki zaten onu da bilmiyordum. Tamam belli bir yaşa gelmiş insanlardık çıkma teklifi gibi birşey bekliyor değildim ama yine de bu konu da konuşmamız gerekiyordu. Bu konuşmayı başlatacak cesarete sahip değildim ki Selin'in anlayıpta konuşacağına emindim. Sabırla o anı bekleyecektim. Daha fazla düşüncelerimin dağılmasına izin vermeden Umut'a cevap verdim.

"Hayır tatlım ben eve gitsem iyi olur. Hem yarın okul var. "

Umut'un çatışan kaşları ile sevimli bir şekilde ısrar edeceğini anlamıştım o yüzden konuşmaya devam ettim. Selin bu haldeyken evet demeye cesaret edemiyordum. Şuan bu konuşma olurken bile sadece Umut'a ve ellerime bakıyordum.

"Hem kıyafetim de yok ki..."

"Bu bir sorun değil , giderken senin evine uğrar şimdilik ihtiyacın olacak eşyalarını alırız. En azından birkaç gün bizimle kal. "

İtiraz etmeye hakkım yokmuş gibi hissediyordum. Selin diyorsa elbette kabul ederdim. Yorgun bakışların da ki arzuyu görmüştüm. Hem onun yanında olurdum hemde yardım ederdim. Bunu beni de iyi hissettirirdi.

Umut'a bakarak cevap verdim.

"Peki o zaman kalırım. "

Öyle istekle bakıyordu ki ! Hayatımda gördüğüm en sevecen çocuktu. Sevgi ile yoğrulmuş gibiydi. Selin'in yansımasıydı sanki. Okul da Umut onu ilk gördüğüm anda ilgimi çekmişti. Hem zeki hemde sevimli bir çocuktu. Ama inkar edemeyeceğim bir gerçek varsa o da şuydu ki Selin'i tanıdıktan sonra Umut'u daha başka sevmeye başlamıştım. Hani şu aşık olunca herşeyi sevmeye başlamak vardır ya öyle birşey işte.

İçeceklerimiz gelince sohbet ederek içtik. Daha çok Umut ve ben konuşuyorduk. Selin şuan daha dalgın bir hale gelmişti. Ölümüne merak ediyor olsam da nedenini soramıyordum. Sadece Umut ona dönüp konuşunca cevap veriyor , kafasını içtiği kahveden ayırmıyordu.

OĞLUMUN ÖĞRETMENİ LGBTWhere stories live. Discover now