7.BÖLÜM

8.3K 205 29
                                    

Multimedya : Güzeller güzeli Derin'imiz.

" Günaydın Selin. Ihm her zaman size katılabileceğimi söylemiştin. Ben bugünü de sizinle geçirmek istedim. Olur mu ?"

Olmaz mı be. !!!

Çabucak girdiğim transtan çıkıp cevap verdim.

" Tabiki olur. İyi ki geldin. "

İç sesime göre fazlasıyla kibardım doğrusu. Nedense iç sesim hep bir argo kullanıyordu. Neyse konumuza dönelim.

Umut - " Anne hadi gel ve bizimle kahvaltı yap. " Hemen Umut'u yanına gidip alnına öpücük kondurduktan sonra yerime oturdum. Ben masanın başında otururken Umut ile Derin iki yanımda karşılıklı oturuyordu. Birlikte kahvaltı yaptık. Kahvaltı boyunca Umut sevimlilik yapmış ve her zaman ki bilmişliği ile konuşmuştu. Derin , onun bu hareketlerini sevimli bulup kıkırdarken ben kahvaltı boyunca sessiz kalıp oğlumun ve sevdiğim kadının sevimli hallerinde ki huzurun kollarına bırakmıştım kendimi. Kahvaltıdan sonra Umut'u ödevlerini yapması için odasına göndermiştim. Ve Derin ile birlikte kahvaltı masasını sessizce toplamıştık. Umut gidince Derin'in rahatlığı da gitmişti sanki. Gergin gibiydi ve bu beni de geriyordu. Bulaşıkları makineye atıp çalıştırdıktan sonra işimiz bitmişti. Ve bu seferde Derin'in yüzünde okuduğum ifade ile ne yapacağını ve diyeceğini bilmediğini gördüm. Gerçekten hislerini hiç saklayamıyor, hemen yüzünden okunuyordu. O yüzden sordum ;

" Film izlemek ister misin ?"

İşte şimdi rahatlamıştı. Sanırım benden birşeyler duymayı bekliyordu çünkü zaten ne diyeceğini bilemiyordu.
Birlikte televizyonun düğün oturma odasına geçtik. O koltukta otururken bende bende filmlerin bulunduğu kitapçığı getirdim. Kitapçığı sehpanın üzerine , Derin'in önüne gelecek şekilde koydum. Bana bakınca ona gülümsedim ve seçmesi için başımla işaret ettim. Gülümseyip kitapçığı eline alarak incelemeye başladı. Gerçekten Umut yokken hiç konuşmuyorduk. Bu durum beni germiyordu çünkü huzurluydu.

Birlikte gülüyorsanız mutluluktur , birlikte ağlıyorsanız dostluktur, ama eğer birlikte susuyorsanız
bu aşktır.

Şimdi sessizliği olsam da daha sonra ve belki şimdi bile yüzünde ki mutluluk ve gülümseme , ağladığın da omzuna yaslandığı dostu da olacaktım. Herşeyi olacaktım. Birbirimizin ihtiyacı olan herşey yine birbirimiz olacaktık.

" Ben bu filmi beğendim. Sende beğendiysen izleyelim mi ?"

Seçtiği filme baktım. Romantik dram filmiydi. Hiç sevmezdim niye alıp buraya koymuştum ki. Neyse zaten niyetim film izlemek değildi. Bu filmlerin hepsini izlemiştim. Ben sadece Derin'in varlığın yaydığı​ huzuru hissetmek istiyordum. O filmi izleyecekti bende onu. Ama gizlice değil. Niyetimi belli etmek istiyordum artık. Hislerimi bilsin istiyordum. Çünkü böyle yakınında olup ona dokunmamak bana yetmiyordu.
Yerinden kalkıp Derin'in seçtiği filmi başlattım. Film başından beri sıkıcıydı. Anlaşılan Derin sevmişti ki gözünü hiç ayırmadan izliyordu filmi. Usulca onu izlemeye başladım. Beni fark edecek gibi değildi baya dalmıştı. Ayağa kalkıp sessizce mutfağa gittim ve mısır patlatmaya başladım. Aptal kafam ! Mısırı patlatmak daha önce aklıma gelseydi şimdi mutfakta vakit kaybetmek yerine onu izliyor olurdum. Patlattığım mısırdan Umut'a bir tabak ayırdıktan sonra kalanı büyük bir cam tabağa boşalttım. Mısır ve iki bardak kola ile salına geri döndüm. Derin başını benim olduğum tarafa çevirdikten sonra gülümseyip elimdekileri almak için ayağa kalktı. O mısırı alırken bende kolaları sehpaya bıraktım. Mısırı da alıp aramıza koydum. Ben mısır sevmediğim için yemeyecektim. Fakat yine anladığım üzere Derin mısırı baya seviyordu. Birbirimizi tanımıyorduk. Neyi sevdiğimizi ya da sevmediğimizi bilmiyorduk. Bugün onunla ilgili öğrendiklerime bakılırsa baya bir farklıydık. O sakindi ben ise çılgın ve rahattım. Ama onun sakinliği bana huzur veriyordu. Zaten Umut dan sonra çılgın olmayı bırakmıştım. Film boyunca onu izlediğimi fark etmemiş gibiydi. Arada bana dönüp sevimlice gülümseyip önüne dönüyordu. Film bittikten sonra mısır tabağını ve biz bardakları mutfağa bıraktık. Ben sonra temizlerim dediğin halde o kabul etmeyince birlikte bulaşıkları halletmeye başladık. O arada Derin ,

"Sanırım filmi beğenmedin ve mısırı da hiç yemedin. Sevmiyor musun ?"

Sadece tanımaya çalışan ve birşeyler öğrenen ben değildim anlaşılan.

"Evet pek sevmem. Ama sen seviyorsun değil mi ?"

"Evet severim. Neden filmi beğenmediğini söylemedin başka bir tanesini izlerdik. "

Bulaşıkları bitmişti ve salona geçmiştik. Saat 15:30 du. Koltuklara oturup konuşmaya devam ettik.

"O filmi sevmem ama seninle izleyince sıkılmadım. "

"Pek izliyor gibi değildin. "

Büyük ve çarpık bir gülümseme ile sorduğu soruya şaşkınlığım beş saniye falan sürmüştü. Sanırım beni utandırmaya çalışıyordu. Bilmediği ise istediğim şey karşısında ne kadar arsız olduğumdu.

"Evet izlemedim. Seni izlemeyi tercih ettim. Güzelliğin filmden çok daha dikkat çekiciydi. Fazla güzelsin. "

Bunları söylerken arkama yaslanmış ve karşıya bakarak konuşmuştum. Son cümleyi ise gözlerinin içine bakarak söylemiştim. Sonuç olarak ciddiyetle söylediklerimden utanıp gözlerini kaçıran o olmuştu. Boğazını hafifçe öksürerek temizledikten sonra ayağa kalkıp söyledi ,

"Ben gitsem iyi olur. Geç oldu. "

Yüzünde ki utangaç gülümseme ve yanaklarında ki kızarıklık olmasaydı rahatsız olduğunu düşünürdüm. Onu kapıya kadar geçirip evine bırakmayı teklif ettim ama o zaten kendi arabası ile gelmişti. Ve dolayısıyla arabasını evimin bahçesine park etmişti. Arabanın önüne geldiğimizde durdu ve bana baktı.

"Bugün de herşey güzeldi. Teşekkür ederim. "

Onun sözlerine hafifçe gülümsedim. Sanki birşeyler söylemek istiyor ama söyleyemeyip içinde tutuyor gibiydi. Derin elini arabanın kapısını açacağı sırada kolundan tutup kendime çevirdim. Şaşkınlıkla bana bakıp ne yaptığımı anlamaya çalışıyordu. O söyleyemiyor olabilirdi ama benim söyleyeceklerim vardı. Sadece daha farklı bir yöntemle söyleyecektim. Sözcükler ve cümleler olmadan ...
Tuttuğum kolu bırakıp elimi beline beline sardıktan sonra zayıf bedenini hızlıca kendime çektim. Bu hareketim sonucunda vücutlarımız tamamen birine değmişti. Yüzümüz öyle yakındı ki neredeyse burunlarımız birine değecekti. Birkaç saniye hemen dibimde ki güzelliğin tadını çıkardım. Derin hâlâ bana şaşkın ve utangaç bakışlar atıyordu. Nefesi kesilmiş gibiydi. İşte bir farkımız da bu oldu. Onun nefesi kesilirken ben yıllardır içime çekemediğim bana hayat verecek olan o nefesi bulmuş gibiydim. Yavaşça yüzüne yaklaşıp dudaklarımızı birleştirdim.

OĞLUMUN ÖĞRETMENİ LGBTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin