Polisler VS Hırsızlar

{30} Final 2

Bişey fark ettim de

Şu kızların sözde başkanı varya

Onun ismi yok sjmsksmskmsjsn

Başkan diyolar sadece skaksmsksmsknd

Neyse şey işte o başkan 'yang başkan' olsun

Yang başkan dersem bu kim demeyin diye şey ettim

Neyse iyi okumalar~

Lisa

Başkan Yang'ın arkasından gelen genç adamla gözlerim şaşkınlıkla büyümüştü. Bu jennie'nin yakışıklı dediği doktor değil miydi ya? O da mı bu işin içindeydi yani? Yoksa bizi kurtarmaya mı gelmişti? {Doktor bölüm 6 da ehueheuhe}

"Jongsuk sonunda gelebildin. Seni bekledim, gelmeyince de direk öldürülsünler dedim."

Jongsuk denilen herifte Yang'ın -Yang deyince bi tuhaf oldum ya sjnsjsjs- tarafındaydı demek. Sinirle önümde kafama silah dayamış adama baktım. Kalıplıydı fakat yıkılmicak gibide değildi.

Plan kurmam lazımdı. Onlar şuan aralarında konuşmaya dalmıştı. Fısıldaşıyorlardı. Yine bir şey çeviriyorlardı fakat onu düşüncek zaman da değilim şuan.

Aklıma gelen planla sırıttım. Hem kızlar planımı anlayacaktı hem de kurtulma ihtimalimiz vardı. Önümde ki adama kısa bir bakış atarak konuşmaya başladım.

"Bir şey sorucam... kaç senedir burda çalışıyosun?"

Bana bakma gereği bile duymadan direk arkamdaki duvara bakmaya devam etti. Öf be ne donuk insansız sizde be! Soru sormaya devam etsem iyi olucak.

"Cevaplamicak mısın yani? Hee sen rahatsız oldun sorudan. Başka bir şey sorayım bende. Evli misin?"

Tık yoktu.

"Çocugun varmı? Ayy varsa ne kadar tatlıdır kim bilir."

İlgisini çekmiş olmalıyım ki bana döndü. Biraz garip bakışlarından yolladıktan sonra kilit vurduğu ağzını açabilmişti.

"Çocuğumun tatlı olduğunu nerden biliceksin ki?"

"Bütün çocuklar tatlı diye dedim ben canım hahahahha!"

Abartılı bir kahkayla -baya abartılı- bakışların bana dönmesini sağladım. Şu yang'la yanında ki bile bana dönmüştü. Böyle devam et lisa aynen böyle.

"Ya bir şey dicem. Duvarların rengimi solmuş ne?"

Sorumla herkes ani olarak duvarlara dönmüştü. O an kızların bakışları bendeydi tabi. Hepsine kaş göz yaparak -anlamasalarda- bir şeyler yapıcağımı anlatmaya çalışdım. Hepsi ilk bön bön baksa da sonra anlamışlardı. Tabi bunlar 5 saniye içersinde gerçekleşmişti.

"Solduysa soldu sanane!"

Yang'ın sert sesiyle gözlerimi devirdim. Adama iyilikte yaramıyordu. Yenilet diye alttan laf söylüyorum onu da anlamıyo kaz kafalı.