18: Just Friends

58 14 4
                                    

Meriç

Yeni aldığım siyah tişört altına siyah pantolonumu giymiştim. Bugün Melisa'yla yemeğe çıkacaktık. Melisa hazırlanmış olmalıydı. Zaten çocuk bir pantolon giyip saçını tarayacak.

Arabayla evlerinin önünde durdum. Arabamın kaputuna yaslandım. Evin kapısı açıldı ama içinden çıkan çocuk Melisa'ya hiç benzemiyordu. Sarı saçları, masmavi gözleri ile Hira'dan başkasını andırmıyordu. Ama oydu. Melisa olduğu gözlerindeki sevinç ışıltısından belli oluyordu. Uzun bir bot, kot şort üzerine pembe kısa bir tişört giymişti. Mavi ona bol gelen hırkası omzundan düşünce yukarı kaldırdı. Dudaklarında da tıpkı Hira'nınki gibi vişne rengi bir ruj vardı. Gözlerim doldu. Hira'nın tıpkısının olmuştu.

Arda'nın arabası benimkinin tam arkasında durdu. İnip şaşkın bakışlarını bir bende bir Melisa'da dolaştıktan sonra kendine gelip öfkeyle Melisa'ya koştu. O kardeşine kızamadığından müdahale etmedim. Sakince konuştu. "Melisa bir kere soracağım beni sinirlendirme sakın. Bu. Halin. Ne?" Yere baktı Melisa. Gözümdeki yaş yanağımı yalayıp yere düştü.

Abisinin yakasından çekip eğdi. Kulağına bir şeyler fısıldayınca abisinin eski halinden eser kalmamıştı. Abisinin gözünden bir yaş düştü. Ardından kardeşinin sırtından nazikçe iterek eve soktu. 10-15 dakika sonra kapı tekrar açıldı. Bu kez içinden en doğal haliyle Melisa çıktı. Bu sefer Hira'ya benzeyen hiç bir yanı yoktu. Sarı, kısa bir elbise giymişti. Gülümsedim. Önümde durunca kulağına yaklaşıp "Çok güzelsin." Diye fısıldadım. Elimi cebime atıp çıkardığım zümrüt kolyeyi boynuna taktım.

Gülümseyip yere baktı. Arka kapıyı açıp binmesini bekledim. Bunları yapmamı Hira tembihlemişti.

Lokantaya vardığımızda önceden arayıp ayırttığım masaya oturduk. Canlı müzik vardı. Yeşil gözlü kumral Melisa'nın yaşlarında bir çocuk sahneye çıktığında kaşlarım kalktı.

Çocuk gözlerini Melisa'da sabitledi. Edis'in şarkılarını söylerken siparişleri verdik. Siparişlerimiz gelirken Çocuğu izledik. Melisa'dan başka bir yere bakmıyordu. Sonunda söylediği şarkısını bitirip gülümsedi. Sahneden inip yanımıza geldi. "Bayım birkaç dakikalığına kardeşinizi alabilir miyim?" Deyince şaşırmıştım. Melisa'nın yüzü "kardeş" deyiminden dolayı düşmemişti. Melisa yerinden kalktı. "İzninle." Dedi bana hitaben. Başımı sallayıp onları izledim. Çocuğun uzattığı elini tutan Melisa sahneye çıktı. Aralarında bir şeyler konuştuktan sonra çocuk gitarını eline alıp notaları konuşturdu. Melisa mikrofonu eline alıp söylemeye başladı.

"You say you love. I say you crazy. We nothing the more than friends. "

Bu şarkı Anne Marie'nin Friend şarkısıydı.

"Haven't l made it obvious. Haven't l made it clear..." gözlerini kapatmıştı.

"...F-R-I-E-N-D-S..."

"... We just friends."

Melisa'yı hiç şarkı söylerken dinlememiştim. Sesi çok güzeldi. Çocuk şarkı bittiğinde gülümseyip Melisa'nın kulağına bir şeyler fısıldadı. Melisa gülümseyip yere baktı. Saçını kulağının arkasına sıkıştırıp bir şeyler söyledikten sonra sahneden indi.

"Ne dedi?" Diye sorduğumda omuz silkip. "Benden hoşlandığını söyledi." Diye cevap verdi.

Kaşlarımı çattım. "Ne demek senden hoşlanmış?" Tekrar omuz silkince "Sen ne dedin?" Sonunda gözlerimin içine baktı. "Buluşabiliriz dedim." Kaşlarım kalktı.

"Unuttun mu beni?" Kaşlarını kaldırdı.

"O kadar kolay olacağını sanmıyorum. Hira'nın kılığına gireli iki saat olmadı."

Yutkundum. "Neden..."

"Ona özendim. O kadar güzel ki esir olmasına rağmen ona aşıksın. Belki onun gibi olursam beni de seversin sandım. Abim, normal halimle sana gelmemi söyledi. Bana iltifat edeceğinin garantisini verdi. Ve yalan söylememiş." Başımı salladım.

"Bak Melisa. Sen gerçekten çok güzel bir kızsın. İnan senin yaşında olsam ve kuzenin olmasam seninle olmak için herşeyimi verirdim." Baygın baygın baktı.

"Ne fark eder? Seni istediğimi defalarca söyledim. Yaşının büyük olmasını benden önce yaşlanacak olmanı umursamadım. Sadece seni istedim. Ulan evlenme teklifi bile ettim sana! Sen ise bana acıdın." Yutkundu. Gözlerim dolmuştu bile.

"Beni sev istedim. Hira'ya baktığın gibi bir kerecik olsun bana bak istedim. Hira'yı öpmek istediğin gibi -hıçkırık- belki de öptüğün gibi..." Yere baktım.

"Beni öp istedim. Asla olmayacağını bile bile benim olacağın günün hayalini kurdum ben." Elini sandalyesine astığı çantaya götürdü. İçinden bir defter çıkarıp bana uzattı.

İlk sayfayı araladım. Kusursuz çizilmiş bir gelinlik resmi vardı. Straplez taşlı gelinlik balık etekliydi. "Evlenme teklifimi belki bir gün kabul edersin diye gelinliğimin çizimi hazır. Ben kendimi sana hazırladım, her an. Sana dokunan esmerlerin yerinde bile olmak istedim bazen..."

"Deme öyle" diye sözünü kestim. Takmadı bile.

"Evet bir düşündüm de isterdim. Onlar senin olabilir, çünkü -hıçkırık- yaşları büyük ve onlar senin kuzenin değil. Benden ne istesen yapardım lan. -hıçkırık- Arkadaşlarım senin deyiminle yaşıtlarım şuana kadar 50 sevgili değiştirdi. Benim tek hayalim sendin. Hep mükemmel olmaya çalıştım. Belki etkilenirsin diye. -hıçkırık-" ağlayarak tek nefeste konuştuktan sonra fısıldadı. "Seni istedim hep."

Benim de gözümden yaş düştü. Yemeklerimiz bitmişti. "Kalakaldım mı?" Dediğimde başını sallayarak kalktı. Arabaya doğru yürürken konuşmaya devam etti. "Ne var biliyor musun? Beni yemeğe çıkarma fikri kulağıma hoş geldi. Ama buraya beni sevdiğin için değil, Hira'yı sevdiğin için geldik." Yutkundum.

"O bu fikri vermese de ben senin gönlünü alırdım." Başını salladı.



💛💛💛

Evine vardığımızda arabayı kenara çekip arabadan indim. Yanına gittiğimde arabadan inmişti bile. Eğilip yanağına minik bir buse kondurdum. Dolu gözlerindeki sevinç ışıltısını gördüm.







-Bölüm sonu-

Sır - Kamera (TAMAMLANDI)Dove le storie prendono vita. Scoprilo ora