27: Porselen Tabak 🌼

56 11 0
                                    

"Firuze Teyzecim, ben Hira. Işe alındınız demek için aramıştım." Devam ettim. "Kapıdaki görevliden anahtarı alabilirsiniz. Bugün evde olmayacağız. İstediğiniz maaşı da yine kapıdaki görevliye bildirirsiniz."

Kadın geleceğini bildirip telefonu kapattı.

Merdivenlerden inerken Ceren'e seslendim. "Tatlım kahvaltı hazırladın mı?" Hemen koşup cevapladı. "Evet Hira Hanım. Meriç Bey sizi bekliyor." Balşımı sallayıp mutfağa yöneldim.

Dün Ceren bize tekrar efendim dediğinde demesini istemediğimi söyledim. Ondan çok da yüksekte değildik. Ölümlü dünya sonuçta. Yarının garantisi yokken insanları ezmenin alemi yoktu.
X
Masada Meriç'in karşısına oturup Ceren'i de davet ettim. "Melisa da annenlerde olacak mı?"

"Bilmiyorum." Diye cevaplayıp çatalını salatalığa batırdı. Ağzına atarken tekrar konuştum.

"Meriç ben Yeşim Teyzeye ne diye hitap etmeliyim? Anne demek içimden gelmiyor da."

Gülümsedi. Ağzındakimi bitirince konuştu. "Yeşim Teyze de o zaman." Başımı salladım. Tam çatalındaki peyniri ağzına atacaktı ki aklına bir şey gelmiş gibi konuştu. "Güzelim, şimdi ben seni bırakıp babamın şirketine gideceğim. Muhtemelen sana yemek yaptıracak falan. Yani gelinini denemek isteyecek." Başımı salladım.

"Onların ecvindeki yardımcıları işten ayrıldı, sofrayı siz kuracaksınız. Aman diyeyim dikkat et. Üzerinde papatya deseni olan porselen tabak takımı onun favorisi. Eğer bir sakarlık yaparsan bizi kapıdan kovar valla, ben sana söyleyeyim de." Sertçe yutkundum.
Kalbime yapışan bir rahatsızlık oluştu. Korku veya endişe miydi bu? Yoksa kırılmak mıydı? "Tamam." Dedim sadece. Gözlerimin dolduğunu hissettim. Yemeğime başladım.

Ben hızla yemeğimi yerken çatalını bıraktı. "Sorun ne?"

Hızla başımı kaldırdığımda gözümdeki inci düştü. "Bebeğim lütfen. Dedeme verdiğim sözü biliyorsun. Ağlama."

Omuz silktim. "Ağlamıyorum." Deyip çayımdan bir yudum aldım.

"Hira sadece uyardım. Bilinçli davran diye. Küsecek bir şey yok."

"Küsmedim." Diye mırıldandığımda eliyle masadaki elimin üzerini örttü.

"Hadi ama, bu kadar hızlı küsme." Sertçe elimi çektim.

Suratını astı. "O kadar hızlı küsmedim. Kırılmadım da. Sadece yurttaki oda arkadaşım Hayal'in bana çok gereksiz olduğumu söylediğini hatırladım."

"Sen gereksiz değilsin, öyle olsa seninle evlenmezdim."

"Evet, ama naz yaparak seni evlendiğine pişman ettim."

"Kes şunu." Derken sesi biraz yüksek çıkmıştı.

Sesimi kesip yemeğimi yemeye devam ettim.

"Güzelim lütfen. Seni seviyorum. Özür dilerim. Affet beni. Seni üzmeyi istemiyorum."

Gülümsedim, "Bana bağırdığını yok sayarım. Ama bir şartla." Merakla gözlerimin içine baktığında devam etti. "Akşam bana şarkı söyle, masal anlat, saçımla oyna. Olur mu?"

Başını salladığında gülümsedim. "Seni seviyorum." Dedik aynı anda.

"Ceren biz çıkıyoruz. Sen de sofrayı toplayıp çıkarsın. Akşam genel bir temizlik yapmaya gelirsin. Akşam eve Firuze teyze gelecek yardımlaşırsınız." Dedim kalkarken

🌼          🌼         🌼

"Benim tatlı gelinim de gelmiş!" Diyerek içeri buyur etti bizi Yeşim teyze.

Sır - Kamera (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now