8: Gece

169 54 15
                                    

Bir kere daha mumlu yemeğin gerçekliğini kontrol etmek için baktım, yanına gidip masaya, şamdanlığa hafifçe dokunup Meriç'e döndüm.

"Bu kimin başının altından çıkıyor?" Diye mırıldandı.

Yorgun görünüyordu, yaşanmışlıklarından ötürü. Yanına gidip oturdum. Bacaklarımı kendime çektim.

"Biliyor musun, hiçbir fikrim yok. Ama belki senin bir tahminin vardır ha? Öyle görünüyor." Dedim iddalı bir ses tonuyla.

Gerçekten de öyle görünüyordu. Sanki içinden birilerine küfrediyor gibiydi. Çok masum görünüyordu. Bana dönüp uzun bir süre baktı. İç çekti. Omzuna vurup sırıttım. "Ahahahh öyle bakma ponçik gibi. Sen bir mafyasın." Güldü.

Bu kez de ben iç çektim. Kalkıp kolundan çekiştirdim. "Madem kurmuşlar masayı, yemekleri yiyelim. " Dedim. Güldü. Sandalyelerden birine doğru ilerledik. Sandalyeyi çekip oturdu. Sandalyeyi çekip oturmamı bekleyecek sanan ben ise başucunda ayaktaydım. Nefes verip diğer sandalyeye oturdum. Karşıma baktığımda bir adet beni beklemeden yemeğe başlayan Meriç gördüm. Gözlerimi devirip ben de yemeğe başladım.

Birkaç dakika sonra yemeklerimizi bitirip koltuğa oturduk. Bir süre bekledikten sonra "Çok sıkıldım. Ya sabaha kadar kapıyı açan olmazsa? Sabaha kadar bu şekilde mi bekleyeceğiz?" Dedim isyankar ses tonumla.

Ağır çekimde bana döndü. "Bakma öyle." Dedim.

Kaşlarını kaldırdı."Sabaha kadar burada mı kalacağız?" Dedi. Yeni dank etmişti. "Ah bir dakika eğer sabaha kadar burada kalacaksak... Eninde sonunda uyuyacağız. Şimdiden söylüyorum. Koltuk benimdir. Sen sandalyede uyursun. " dedim. Bana tek kaşını kaldırarak baktı. "Tamam, bir şeyler yapalım çünkü ben sıkıldım. Mesela doğruluk mu cesaret mi oynayalım." Dedim. Bana dönüp bağdaş kurarak oturdu. Ben de ona döndüm.

"İlk sen sor. Doğruluk." Dedim. Tek kaşını kaldırdı.

"Basit sorulardan başlayalım. En son kime ne yalan söyledin?" Dedi.

Kaşlarımı kaldırdım. "Hiç yalan söylemedim." deyip güldüm.

O da güldü. "Ben yalan söyler miyim?" Diye devam ettiğimde tekrar güldü.

"Evet Hira hadi boş yapma söyle." Ofladım.

"Tamam doğru söyleyeceğim ama sen de söyleyeceksin." Gözlerini devirdi.

"En son Elif ve Ece'ye senin odanı karıştırmaya geldiğimde, nereye gittiğimi söylememek için geçiştirdim." Dediğimde bir kahkaha patlattı.

"Yani odamı karıştırdığını kabullenmişsin?" Dedi sırıtarak. Bu kez de ben gözlerimi devirdim.

 "Doğruluk mu, cesaret mi?"

Biraz düşündükten sonra "Doğruluk." Diyerek yanıtladı.

"Hmm ben daha kolay birşey soracağım. Hiç sarışın bir kızı beğendin mi? Yani hoşlandın mı?"

Muzipçe sırıttı. "O sarışın sen mi oluyorsun? Söyleyin Dedektif Hira Dolunay Hanım bu cümleden ne çıkarım yapmam gerekiyor?" Dedi ciddi gibi davranarak.

"Hiçbir çıkarım yapmanı beklemiyordum hani esmer kızları seviyorsun ya. Sarışın bir kızı sevip sevmediğini sordum." Dedim.

Bozulduğumu fark etmişti. Bu sefer işi dalgaya vurmak yerine net cevap verdi.

"Hayır. Doğruluk mu cesaret mi?"

Biraz düşündüm. "Cesaret."

"Cesaretli misin gerçekten?"

Sır - Kamera (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now