21: Arda

65 11 1
                                    

Ece

Kapının öne çıktığımda Kaan başta olmak üzere korumalar başıma dikildi. Kaan sert bir tonla "Geç içeri, ne diye çıktın?" Dedi. Gözlerimi devirdim. Gözüme koridorun başındaki Arda çarpınca gözlerim ışıldadı. Arda yanıma gelip "Çıkalım." Dediğimde peşine düştüm. Asansöre doğru giderken arkamı dönüp orta parmak çekmeyi ihmal etmedim.

Arabaya bindiğimizde "Bir kafeye gidelim, konuşacaklarım var." diyerek ciddi bir tavır takındığımda kaşlarını kaldırıp güldü. Dalga geçmişti ama sonunda kafeye varmıştık. İki ekspresso söyledikten sonra konuşmaya başladık.

"Bak Arda, aramızda ikimizin de inkar edemeyeceği bir ilişki var. İlk adımı senden bekledim bekledim atmıyorsun! Seviyorum lan seni." Güldü.

"Seni seviyorum." Diye tekrar etti.

"Biz kaçacaktık ama seni bırakamıyorum, katil sen değilsin. Bizimle gel!" Dedim pat diye. Şaşkınlığını kaşlarını kaldırarak belli etti.

Devam ettim. "Bakma öyle, ciddiyim. Eğer bir kız sana acilen duygularını açıyorsa bir nedeni vardır. Hem Hira da katili yakalayacak. Katil rolü oynamayı bırak. Gel gidelim."

Gözlerini kaçırdı. "Ece her şeyi bilmediğin için rahat konuşuyorsun. Ortada alınacak bir intikam var,  ve sence de öyle mi bilmiyorum ama benim için kardeşlik aşktan önemlidir; verdiğim sözü tutacağım."

İşte tam o an kalbimi parçalara böldü, ama kimse sesimi duymadı. Sanırım güçlü görünebilirdim. Soğuyabilirdim anında.

Yere bakıp kalktım. "Sana güvenmemek büyük hataydı." Kızıl saçlarıma geçirdiğim gözlüğü gözülerime indirip ayağa kalktım. Sandalyeden deri ceketimi alıp arabaya ilerledim, o da aynısı yaptı.

Arda
Kalbini kırdığımı bilsem de o intikam alınmadan hiçbir yere gidemezdim. Ece'nin de gitmesine izin vermezdim. Bana güvenerek hata yaptığını söylese de aynı hataya devam ediyordu. Kaçmayacağına da emindim.

Meriç
Aptal Hira'm, inanmıştı. Onu sevmediğime inanmıştı. Bir de ağlamıştı. Sonra da her zamanki gibi uyuyakalmıştı. Eğilip yanağının kenarına minik bir buse kondurduktan sonra kokusunu içime çektim. Çikolatalı şampuan falan mı kullanıyordu acaba? Dayanamayıp bir öpücük daha kondurdum yanağına. Sonra gözlerim dudaklarına kaydı. Başımı iki yana sallayıp düşüncelerimden arınmaya çalıştım. Olmuyordu, kendimi onu düşünmekten alamıyordum. Hızla gaza bastım. Onu esirliğe bırakmak en iyisi olacaktı.

🍫🍫🍫

Dudaklarıma minik bir buse kondurduğunda kalbim yerinden çıkmaya çalışsa da, karşılık vermek istesem de geri çekildim. Çünkü bu yanlıştı.

"Sevmediğin halde bana dokunamazsın. Zihniyetine s*çtığım, ben senin kölen veya herhangi bir esmer misafirin değilim! Buraya bir şey demeye geldim, tacize uğradım. Mala bak ya, hala bakıyor. Gitsene gerizekalı şerefsiz herif." Şuan ne mi oluyordu? Meriç'in zemin kattaki bir evine gitmiştim. Ne zaman bizi bırakacaklarını sormaya gelmiştim. Tamam aslında onu görmeye bahaneydi ama asıl konumuz bu değil! Onunla konuşamadan beni gördüğü yerde dudaklarıma yapışmıştı.

Yüzünü yüzüme yaklaştırıp fısıldadı. "Beni seviyorsun, yine de taciz etmiş mi sayılırım?"
Rahatsız etmemişti, rahatlatmıştı. Ama bunu ona söylemeyecektim.

"Bunu kullanamazsın aptal. Ben seni var ya..." iç çekip arkamı dönmüştüm ki kolumu tuttu. İçimden klasik mafya kitabı sahnesi diye geçirdim. "Doğal vişne diye sürdüğünü şey doğallığını kapatıyor, bir dahakine doğal seni istiyorum." Gözlerimi devirdim. "Bir dahaki olmayacak." Lütfen olsun, lütfen. İç sesime gözlerimi devirdim. Eziğin tekiydim.

Sır - Kamera (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin