6.bölüm

4.3K 308 147
                                    

Keyifli okumalar efenim 😎

Gece boyu yatağında dönüp duran, uylu tutmayan tek bir kişi yoktu o gece konakta. Herkes aynı durumdaydı...

Açelya formaliteden bile olsa kahramanıyla evlenmiş olmanın heyecanını yaşıyordu. Ve planlanan düğünden sonra aynı odada kalacak olmanın verdiği stres de şimdiden dört bir yanını sarmıştı genç kızın.

Baran ise ailesine belli etmeden bu oyunu ne kadar sürdürebileceğini, Levent denen adamın vazgeçip vazgeçmedeğini düşünüyordu. Açelya masum bir kızdı. Onu korumak istiyordu gördüğü ilk andan beri ama bunu becerememekten de korkuyordu işin açıkçası.

Zeynep yıllar sonra memleketine, sevdiği adamın evine gelmenin, eskisi gibi gece burda kalmanın gerginliğini yaşarken bir yandan da biraz ötede karısıyla aynı odada aynı yatakta yatan Dağhan'ı düşününce paramparça oluyordu. Bu aşk bitsin diye kaçmıştı buralardan ama buraya gelip onu görür görmez aynı acılar anında ortaya çıkmıştı. Acaba şu an ne yapıyordu?

Dağhan da yine koltukta uzanmış gözleri tavanda bundan sonra ne yapması gerektiğini düşünüyordu. Ondan vazgeçmemişti bunca sene. Yine vazgeçmeyecekti elbet ama Zeynep'in vazgeçmiş olmasından ve bir daha kendisini sevmemesinden korkuyordu. Evliyken Zeynep'in olumlu bir adımını görmeyeceğini bilse de bazı şeyleri anlatırsa bir şansı olmasını umuyordu. Bir de Emre vardı tabi. Rahatsız olmuştu onun gelmesinden. Zeynep'e olan yakınlığından özellikle...

Bir de adı geçmişken Emre var tabi. Yıllar sonra evine dönen Zeynep'in duygu yoğunluğu belki kendisine de bir şans vermesini sağlayabilir diye düşünüyordu. Bir de şimdi onun doğup büyüdüğü yerin havasını soluyor olmanın heyecanı vardı.

Emine hanım ve Mehmet bey ise tamamen evlatlarının sonunun ne olacağını düşünüyordu. Dağhan'ı yıllar önce istediği kızdan uzak tutmayı başarsalar da onun mutlu olmadığının da farkındaydılar. İlk başta yaşı küçük diye bahane etseler de ağa kızı olmamasıydı asıl mesele. Bir de üzerine ailesi öldüğünde uğradığı saldırı tamamen bir sebep vermişti ellerine. Şimdi unutturmaya çalıştıkları kız yanlarındaydı. Ya Dağhan yuvasını dağıtmak isterse diye uykuları kaçmıştı. Keşke bilselerdi asıl tehlikenin içlerinde olduğunu.

"Ağam...Bu Açelya ve Zeynep meselelerini ne yapıcaz?"

"Bir hal çaresini bulucaz. Hadi uyu artık."

"Oğlumuz o kızla evlendi. Diğeri desen...Zeynep'i gördüğünde nasıl mutlu olduğunu farketmişsindir. Delice birşey yapmaz değil mi?"

"Karısını boşayamayacağını biliyor."

"Resmi nikah yapmadı inatla. Çocuk da yok. Eminim Zeynep ona evet derse herşeyi göze alacaktır."

"Ulan ne aşkmış. Bitemedi senelerdir."

Sonra biraz duraksadı "Belki de resmi nikah yapmamak şartıyla izin vermeliyiz."

"Ne diyorsun sen ağam? Olur mu hiç öyle şey? Zamanında az laf çıkmadı hakkında. Elalemin artığını gelin yapmışlar mı dedirteceksin?"

"Kızın temiz olduğunu biliyoruz. Hem oğlumuz aşık olduğu kızla evlendiği için mutlu olur ve bize karşı tepkili davranmayı bırakır. Hem de belki bir torun verirler kucağımıza."

Emine hanım düşündü bir süre ve kafasını iki yana salladı "Yok ağam. Yani o kadar söylenti çıkmışken hakkında nasıl anlatıcaz millete Zeynep'in temiz olduğunu?"

Tabi anlamadıkları bir şey vardı. Neye göre temiz ya da kirliydi ki? Tecavüze uğrasaydı kirli olan Zeynep mi olacaktı? Asıl kirli olan ona kötülük yapan ve arkasını dönenlerken ne yüzle genç kıza kirli diyebiliyorlardı ki? Ya da kurtulmayı başardığı için neden temiz olmayı hakediyordu? Temiz ve ya kirli olmak iki bacak arasından mı ibaretti? O zaman iki bacağının arasındaki lanet olası fazlalığa sahip çıkamayanlar değil miydi kirli olan? O fazlalık yüzünden üstün görmüyorlar mıydı kendilerini? Buna izin verenler de en az onlar kadar kirliyken elalemin lafı neden bu kadar önemliydi?

CAN SUYUM -Tamamlandı-Where stories live. Discover now