《34》Asi(l) Tayfa

3.2K 233 21
                                    

ERVA'DAN :

" Kızım matematikçin aradı. Olimpiyatlardan bahsetti. Kazanırsan üniversite sınavına girmeden istediğin matematikle ilgili bölümlere yerleşebilirmişsin. Neden kayıt olmadın hala. Hayır her şeyi de ben mi söyleyeyim Erva."

Böyle olacağını biliyordum. İstemediğim bir dersin olimpiyatlarına zorla sokacaktı işte.

"Hayır anne. Biyoloji olimpiyatlarına katılmayacağım. "
" Ne diyorsun kızım sen ?Ağzından çıkanı kulağın duyuyor mu senin? Nerden çıkardın biyolojiyi salak kızım. Önüne fırsat geçmiş niye değerlendirmiyorsun. Bir de üstün zekalı olacak. Avanak kızım benim. O olimpiyatlara gir ve kazanmadan mezun olma. Parçala."

"Nasıl yani? İyi de olimpiyatlara hazırlanmam senin doktor kız hayalini yok ediyor. Ben sen istemezsin sanmıştım."

"Ne saçmalıyorsun kızım sen? Sanki yks de aldığın puanla tıp yazacaksın. Hem demiyor muydun niye her derse çalışmak zorundayım diye. Al işte fırsat. Tek ders tek savaş ama kazanamazsan çekeceğin var benden Erva!"

Annemin ne kadar kızacağını umursamadan telefonu yüzüne kapattım. Kendimi hem şaşkın hem de mutlu hissediyordum. Eski baskıcı hali buraya gelince bir anda yok olmuş, yerine destekleyici bir kadın gelmişti.

Gözlerim istemsizce dolarken odada kimsenin olmamasını fırsat bilip ağlamaya başladım. Ne yapacağımı bilemiyodum.

İki hafta önce Matematikçi Olimpiyatlara çalıştıracağı bir grup hazırladığını ve benim de o grupta olamamı istediğini söylemişti. Annemin bu tepkiyi vereceğini bildiğim için biraz zaman vermesini istemiştim.

Şimdiyse izin verdiğini ve desteklediğini söylüyordu ama ya kazanamazsam? O zaman ne yapacaktım. Soruların seviyeleri okuldaki müfredatın 3 katı kadardı ve ülkenin en iyi matematik dahilerinin katılacağını biliyordum.

Neyden korkuyordum ki? Ben matematikte en iyisiydim.

Göz yaşlarımı sildim. Eğer gerçekten istediğim bir şey varsa karşısında kimse duramazdı. Durmamalıydı. Ki ben matematik olimpiyatlarında dereceyi kesinlikle istiyordum.

Yatağıma uzanıp yorganı kafama kadar çektim. Sanırım hastalanacaktım. Hasta demişken Ender nasıl oldu acaba ?

Arasam mı ki ?

Kimi olarak arayacağım ki ?

Ayağını kıran kız olarak.

Kafamda onca soru varken nerenden girdi aklıma Ender yav?

" Evet anne... Hayır anne... Hayır anne... Evet anne... Eveet... Tamam bir daha saygıda kusur etmem anne... Hayır anne... tamam anne..."

Odaya giren Zümrüt düşüncelerimden sıyrılmamı sağlarken annesiyle olan garip konuşmasının ne yönde olduğunu bildiğim için kıkırdadım. Çünkü evet dedikleri hayır ve hayır dedikleri evetti. Sadece annesinin duymak istediği şekilde cevaplıyordu.

Benim kıkırdadığımı duyunca telefonun üzerini eliyle kapatıp garip bir şaşkınlıkla baktı.

" Ne var be ? "

İçindeki çirkef ortaya çıkınca ağzıma gizli bir fermuar çekip göz kırptım.

Az önceki depresyon modumu düşüren Zümrüt'e o bilmese bile içten bir teşekkür ettim. İçten derken hem içten hem içimden.

Annesi ile konuşması bittikten sonra odaya göz gezdirip yanıma oturdu.

" Anlat bakalım ne oldu ? "

Yatılı OkulHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin