《16》Oha Senden Yakışıklıyım.

5.6K 365 26
                                    

Erva'dan...

1 gün önce:

"Ben- b-beeen. Gitmeliyim!"

 Koştum. Ayak bileklerimin beni götüdüğü kadar koştum. Terasa çıktım. Burayı bana en son müdürün odasına gittiğimiz gün Ender göstermişti yani çıkılması yasaktı ama yakalanmadığım sürece yasak diye bir şey yoktu. Yağan yağmurlar yüzünden terasın beyaz zemini kalıplaşmış topraklarla doluydu ve muhtemelen artık kalıcıydılar. Ender'in kendisi için yerleştirdiği uzun tahtaya oturdum. Üzgünüm Ender ama burası bugün benimdi. 

Gözyaşlarım benden izinsiz akmaya başlayınca dudaklarımdan bir hıçkırık çıktı. Kendimi tutmayı bırakıp hıçkıra hıçkıra konuşa konuşa ağlamaya başladım. " Dayanamıyorum artık Kıvanç. Dayanamıyorum!" Burnumu çektim. "Neden böyle olmak zorundaydı ki? Neden asla affedemeyeceğim bir şey yapmak zorundaydın ki?" hıçıkırdım. "Çok özledim seni." 

Cebimden telefonumu çıkardım. Bu böyle olmayacaktı. En azından sesini duymalıydım. Numaramı gizliye alıp ezbere bildiğim yabancı numarayı tuşladım. Hiç beklmeme gerek kalmadan yorgun sesiyle telefonu açtı. "Hello." Ergenlik sesini değiştirmişti. Bunu biliyordum. Yazın duymuştum sesini.

"I don't know who fucking are you and I don't care If you don't speak I'll hang up the phone." 

 Telefonu sesliye alıp mikofonumu kapattım. Duydu mu bilmiyorum ama ağzımdan bir hıçkırık yükselmişti. Arka planda duyduğum bilgisayar sesinden anladığım kadarıyla yine 1 ve 0'larıyla oynuyordu. Hala çalışırken rahatsız edilmekten hoşlanmıyor. Kendi kendime burukça güldüm. Tam bu sırada güzel Türkçesi kulağıma doldu. "Erva? Sen misin?" 

Hıçkırığımı duymuş olmalıydı Ne yapacağımı bilemez bir halde korkudan donakaldım. Her gün attığı özür mesajlarına katlanmak benim için yeterince zorken bu durumdan umutlanması daha da çok üstüme gelmesi demekti. "Erva eğer sense-" yüzüne kapattım. Duygularımla hareket etmeyi tam da bu yüzden sevmiyordum. 

Telefonumu kapattıktan saniyeler sonra Kıvanç beni aradı. Eğer çocukluğundan beri gününün 15 saatini yazılımla uğraşarak geçiren bir eski sevgiliniz varsa bu tip şeyler gayet normaldi. Eğer açmazsam ben olduğumu bilecekti. Bu yüzden göz yaşlarımı silip telefonu açtım. 

"Alo." dedim sakince. Duygularımı saklamak ve rol yapmak konusunda istediğim zaman gerçekten de iyi olabiliyordum. 

"Erva?" dedi çekingen bir sesle. 

"Kıvanç ne söyleyeceksen çabuk söyle çok yazıyor." dedim yurt dışı hattını belirterek. 

"Seni özledim." dedi o güzel sesiyle. Ben de.

"Kıvanç aslına bakarsan..." nefes aldım. "Şuan ders çalışıyorum ve bir soruyu yapamadım. Hazır çevrimiçiyken bakıversene" 

"Ne? Yani sen aramadın mı beni?"

Ofladım. "Param mı var lan çok yazıyor orası. Hatta hatırlamışken..." Telefonu yüzüne kapattım ve numarasını şimdilik kaydedip WhatsApp'tan dün gece matematik hocama attığım soruyu çözemeyeceğini bile bile Kıvanç'a attım. Alkış sözleri duymamla birlikte kafamı kaldırıp sesin geldiği tarafa baktım.

"Ne güzel bir drama" Bilal karşımda dikilmiş bana alayla bakıyordu. Ona öfkeyle bakıp tüm sinirimi ondan çıkardım. 

"Her şey senin yüzünden oldu zaten. Lütfen toz olur musun?"

"Hayır. Hiç sanmıyorum burayı bayaaa bir sevdim. Ay erkek arkadaşımı buraya getiririm ben ayol!" dedi alayla ve yanıma oturdu. 

Cebinden sigara çıkarıp yaktı. Öksürüp Bilal'e döndüm. 

Yatılı OkulHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin