BÖLÜM 5: SABRET✨

3.5K 337 21
                                    


Sabah erkenden uyanıp temizliğe başlamıştım. Malum gün gelmişti. İstemeye geleceklerdi. Babam biraz düşünmek istediğimizi söyleyip konuyu kapatmayı düşünüyordu.

Ayıp olacaktı belki ailesine ama asıl ayıbı biz değil Yasin yapmıştı. Hâlâ hangi yüzle, neden beni istiyordu aklım almıyordu.
Bugünü tek başıma kaldırabileceğimi düşünmediğim için Sümeyye'yi de çağırmıştım.

Bugün hiçte böyle olmalıydı. Benim heyecandan elim ayağım titremeliydi. Her şeyi kırıp dökmeliydim. İçim kıpır kıpır olmalıydı. Zorla değilde seve seve yapmalıydım bunları. Ama her şey nasipti değil mi? Bir adım ne önünde ne de gerisine gidemiyorduk.

Çalan kapıyla düşüncelerimden sıyrılıp oraya doğru ilerledim. Kapının dürbününden gelen kişinin Sümeyye olduğunu tescilledikten sonra hemen kapıyı açtım.

Sabahtandır kendimi tutmuştum ama Sümeyyeyle göz göze gelir gelmez yaşlar doluşmuştu bile gözlerime. Yutkunamadım. Zordu fazlasıyla zordu benim için.

"Hiç öyle konuşmam edalarına girme. Dün geceden beri kafayı yemek üzereyim. Seninle konuşmam gereken şeyler var." Dedi. İşte böyle ortamlarda daha çok geriliyordum sanki yeterince gergin değilmişim gibi.

"Yukarı çıkalım önemli." Dedi kısık bir sesle. Bende hiç durmadan adımlarımı oraya yönlendirdim.

"Otur." sesi normalden çok daha otoriter çıkıyordu. Ve ciddi bir mevzu olduğu belliydi.

"Bak şimdi söyleyeceğim şeyleri neden daha önce söylemedin deme. Ya da neden şimdi bu durumdayken söylüyorsun da deme. Emin değildim hiçbir şeyden Yusuf'u da onca sıkıştırmama rağmen tek kelime dahi etmedi. Seninde durduk yere kafanı karıştırmak istememiştim ama artık işler çok farklı." Diyip durdu bir süre. Konuşmasını bekledim.

"Nasıl söyleyeceğimi bilmediğim için direk konuya giriyorum bölme yoksa toparlayamam. Lise de Yusuf'un yanında sürekli bir arkadaşı vardı hatırlıyor musun? Sarışın bir çocuktu." Biraz duraksadı. Şimdi bunları neden anlatıyordu bana. Bir anda;

"Enis." Dedi. Bu ismi duyunca kalbim hızlı hızlı atmaya başladı.

"E-Enis ne alaka ?"

"Lafımı bölme. Enis sizin karşı komşu Feride teyzenin oğlu. Aynı zamanda caminin müezzini. Hatırlıyor musun bir keresinde seninle koruda otururken ezan okumuştu ve sesin çok huzur verici bir tonu olduğunu söylemiştin işte o çocukta Enisti. Okulda bize laf atan çocukları döven de Enisti. Koruda seni izleyen çocukları dövende Enisti. 8 yıl boyunca sen Yasin'i severken seni seven de Enisti." Sümeyye konuştukça ağlıyordum. Zaten her şey yeterince zordu neden bir de şimdi bunları anlatıyordu bana.

"Neden şimdi bunları bana anlatıyorsun?"

"Beyza buraya gelirken bile anlatıp anlatmamak konusunda emin değildim. Ama yolda Enisi gördüm. O kadar kötü bir haldeydi ki sana anlatamam. Onda Yusuf'un yurt dışına gideceği zamanki halini gördüm. Belki de daha beteri bilmiyorum. Beyza ben Yasin denen o şerefsiz için kendini üzmene katlanamıyorum. Hele de seni bu denli seven biri varken." Diyip sustu. Birkaç dakika öylece durduktan sonra Sümeyye ye sarılıp daha şiddetli ağlamaya başladım.

"Sümeyye ne yapacağım ben darmadağınığım." Koruda gördüğüm oydu. Bu nasıl bir zaman dilimiydi Allah aşkına. Her şey nasıl bu kadar karışık olabiliyordu.

•••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••

Mecburi bir şekilde kalkıp dolabın önünde geçtim. En sade ve bol kıyafetlerimden birini alıp giydim. Büyük şallarımdan birini de takıp aşağı Sümeyye'nin yanına mutfağa indim.

GİZLİ SAYE "SESLENDİRİLDİ"Onde histórias criam vida. Descubra agora