"Beni öldürmeliydin Tuna. O gün tereddüt etmeyip kafama sıkmalıydın."

Ayaklarımın dibine geldiğinde üzerime eğildi. Parmakları çenemde ve saçımda dolaşırken nefesimi düzenlemeye gayret ediyordum. Korktuğumu belli etmemeliydim. Ben korku nedir bilmezdim.

"O gün abinin öldüğünden emin olmalıydın Tuna."


-


Deponun önüne direksiyonu hızlıca kırdığımda siyah bir araba kapının önündeydi. Hızlıca kapıyı çarparak çıktım. Belimdeki silahı elime alarak hızlı adımlarla etrafı kolaçan ediyordum. Ensemdeki ağrı odaklanmamı zorlaştırıyordu fakat Tuna'nın kanlar içinde yatarken ki hali gözümün önünden gitmiyordu. Kafamı bir iki kere sallayarak kendime gelmeye çalıştım. Kocaman kapının önüne geldiğimde yavaşça kenara ittirdim fakat tahminimden daha çok ses çıktı.  

Aynı anda acı dolu bir çığlık deponun içinde yankılandı.


-


"Hayır, yalan söylüyorsun. Şerefsiz!" Beni kolumdan tutarak kaldırdığında boğazım çığlıklarımdan dolayı acıyordu. Ağırlığım yokmuş gibi beni kaldırdı ve eskimiş bir sandalyeye oturtturdu.

"Benim ablamdan başka kardeşim yok! O da seneler önce öldü. Böyle mi aklayacaksın kendini?" Yüzüne tükürükler saçarken bileklerimdeki ipler yetmiyormuş gibi beni sandalyeye bağladı. Çenemden tutarak kendisine bakmamı sağladı.

"İnanmak istemiyorsun Tuna biliyorum ama gerçek bu. Her şeyi anlatacağım sana söz." Beni alnımdan öperek geri çekildiğinde uzaklardan bir ses duydum. Tam o anda yanağıma yediğim darbe sandalyeyle birlikte beni yere düşürmeye yetti.

Görüşüm bulanıklaşırken en son gördüğüm şey uzaktan birinin koşarak bana doğru geldiğiydi.


-


Tuna'ya doğru koşarken gözüm hiçbir şey görmüyordu. Ona vuran adamın işini sonra halledecektim ama önceliğim Tuna'ydı. Bağlanmış sandalyede kafasını yere vurduğunda çıkan sesle kalbim durmuştu. Yavaşça başını kucağıma alıp yanağını okşadım. Kapanan gözleri ve zar zor aldığı nefesi karşısında ne yapacağımı bilemedim.

"Tuna beni duyuyor musun? Bırakma kendini. Ben yanındayım."

"Mükemmel bir son kardeşim. Bana teşekkür etmene gerek yok." Arkamdan gelen ses tanıdıktı fakat umurumda değildi. Tuna'nın harap olmuş yüzüne bakarak dişlerimi sıktım. Yavaşça başını yere bırakıp ayağa kalktım ve arkamı döndüm.

Fakat bunu beklemiyordum.

Kemal ifadesizce yüzüme baktığında elimdeki silah yere düştü.

Kemal.

Bana doğru yürüyüp omzumdan sarıldığında ne yapacağımı bilemedim. Sarılamadım, konuşamadım.

Senelerimi öldü diyerek acı içinde geçirdiğim, uğruna bir kızın kalbini kırdığım adam, dostum.

Kendimi toparlayıp kollarımı kaldırdım. Omuzlarından ittiğimde şaşkınca suratıma bakıyordu. O sıra arkamdaki Tuna aklıma geldi.Kafamı döndürüp hareketsizce yatan bedenine baktım. Ölmemişti fakat iyi de sayılmazdı. Kemal'e döndüğümde saf bir nefretle yüzüne yumruk attım.

Geriye doğru sendelediğinde yumruk yaptığım ellerim kaşınıyordu. Bir yandan sarılmak bir yandan öldürmek istiyordum.

Sanırım Tuna'yı daha net anlamaya başlamıştım.

İntikamWhere stories live. Discover now