Sevdadan Kalan

60 3 2
                                    


''Hayatın bir yerinde yeniden başlamak legodan bir ev yapmaya benzer.'' der bir düşünür. Yenisine başlamak için eskisini parçalamak gerekir.* Eskisi parçalanmıştı, eskisi yıkılmıştı, eskiye dair her şey yerle yeksan olmuştu. Ne yapacaktı şimdi, nereye gidecek, kime sığınacaktı? ''Kalamam artık buralarda'' deyip bir kağıt çıkardı:''Yazacak hiçbir şey bulamıyorum. Bütün sözcükler anlamsız, kağıt boş... Yazmak bile istemiyorum.Gökyüzü kurşun kadar ağır,ihanetin bir kör kuyu.. Öfke duymuyorum, kırgın değilim, beni arama, arkamdan gelme, kendine bir hayat kur. İyi ol, sağ ol, uzak ol ama bir daha görme beni...*''

Serin bir ağustos akşamıydı. Bahçe içindeki büyük evin kapısı usulca açıldı ve ufak tefek bir kadın elinde valiziyle sessizce indi merdivenlerden. Bakışları karanlık sokakta gürültüyle ilerleyen arabaya takıldı. Aceleyle elini kaldırıp onu beklediğini gösteren bir işaret yaptı. Tek istediği buradan bir an önce çıkıp gitmekti. Gittiği yere varmadan ailesine her şeyi açıklayan bir mektup yazacaktı.

Saat sabaha karşıydı. Günün ilk ışıklarını görene kadar taksiden inmemiş bütün şehri dolaşmıştı. Ufka boydan boya uzanmış güneşin cansız ışığı yüzüne vurdukça düşünceleri netlik kazandı. Çamlıgöl'deki Ebe ninesinin yanına gidecekti. O her şeyi anlar,kol kanat gerer, yol gösterir,bağrına basardı kızını.''Çamlıgöl'e kadar götürmeniz mümkün mü? Ücreti mühim değil, ''dedi canlılıkla.''Olur. Götürürüz abla,''diyen taksici göz ucuyla müşterisine baktı; gencecik zayıfça bir kızdı. Kim bilir ne derdi vardı da sabaha kadar dolanıp durmuş ancak şimdi karar verebilmişti ne yapacağına.

Sabahın köründe dövülen kapının gürültüsüyle uyandı yaşlı kadın. Bir yandan başını kapatıp diğer yandan elini korkuyla göğsüne bastırarak yaklaştı. ''Geldim, geldim. Kim o?'' ''Ebe nine benim Jülide.''İhtiyar kadın kendinden beklenmeyen bir çeviklikle açıverdi kapıyı. ''Jülide'm!''Hayretten elini ağzına kapamış, nefesini tuttuğu için pancar gibi kızarmıştı kadıncağız.''Ebe nine!'' diyerek kendini anne bildiği kadının kollarına attı, başını boynuna gömüp o aşina olduğu kokunun ciğerlerine dolmasıyla hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. Genç kızı omuzlarından tutup içeri çekerek kapıyı kapattı yaşlı kadın. Girişin köşesinde duran divanın üzerine oturdular, ellerini avuçlayıp'' kızım ne oldu, bu saatte hayra mı açtık gözümüzü?'' dedi endişeyle Ebe ninesi. ''Ah! Ebe nine, bir bilsen neler geldi başıma.''

Jülide beş yaşındaydı annesini kaybettiğinde. Babası ve halalarıyla büyümüş, çok başarılı bir eğitim hayatını öğretmenlik diplomasıyla bitirmişti. Yaz bitiminde hayatını birleştireceği adamı okul yıllarından bu yana tanıyordu.''Korkutma beni kızım, bu halin neden?''Genç kız içini çeke çeke hıçkırıklar arasında anlattı olanı biteni. Nişanlısının ihanetine, boşa giden emeklerine, uğradığı saygısızlığa uzun uzun ağladı yaşlı kadının omuzlarında.''Vah kuzum, vah evladım! Allah'ından bulsun inşallah, ağla annem ağla. Dök içinin acısını.''Yaşlı kadın dizlerine yatırıp saçlarını okşaya okşaya sakinleştirmeye çalıştı Jülide'yi. ''Ah evladım! Hicran, sevdanın sessiz kardeşidir; madem bir yerde sevda var ayrılık müstahaktır. Ayrılıklar bahçıvan gibidir, zalim bahçıvan hem de ruhunu budar aşığın, yüreğini kurutur. Ağla yavrum nasılsa başka hiçbir şey yok elden gelen, başka nasıl atar insan içinin zehrini. Bunlar da geçecek hangi günü gördün akşamı olmamış, hangi gece var sehere kavuşmamış. Geçecek elbet, acıların hatıralaştıkça artık acıtmaz olacak kim bilir belki de güzelleşecek,''Genç kız başını kaldırıp gözlerini silerek ''Ebe nine bana yardım et. Senin köyün vardı oraya gönderir misin beni, öğretmenlik yaparım, yaşlılara bakarım. Buralarda duramıyorum artık, boğuluyorum. Kimseyi görmek istemiyorum uzun bir süre. Lütfen beni eli boş çevirme.''dedi. ''Bilmem ki kızım. Babana ne derim ben hem öyle kolay mı? Bir tek Reşat Ağa yapar eğer yaparsa.'' ''Sen konuşsan yapar. Hem sen hep demez misin bütün köyün ebesi sayılırdım ben diye. Muhakkak ki dinleyecektir seni. Ben babama gitmeden bir mektup yazacağım, anlayacaktır beni için rahat olsun.'' Yaşlı kadın her ne kadar yanaşmak istemese de kızı bildiği, elinde büyüttüğü bu küçük kadının ısrar edeceğini biliyordu.''İyi. Arayalım o zaman.''Genç kadın heyecanla yerinden kalktı :''Hadi hemen arayalım öyleyse.''yaşlı kadın ağır aksak yerinden kalktı. Hem ev telefonuna doğru yürüyor hem konuşuyordu.''O köyde hiçbir şey yok kızım. Bir tek Ağa konağında telefon var. Elektrik yok, su yok, yol yok. Ne hastanesi var ne de sağlık ocağı. Etme. Sen oralarda yapamazsın.''''Yaparım. Neden yapamayayım. Herkes gibi öğrenirim ben de.''''Jülide! Çeşmeden su taşıyabilir misin sen, gaz lambasında oturabilir misin, soba kurup yakabilir misin, çamaşır bulaşık yıkayabilir misin? Hayat orada şehirdekine benzemez kızım.''

Sevdadan KalanWhere stories live. Discover now