-16- Okul Telaşı

1.1K 93 11
                                    

*Jungkook'un Ağzından*

Jimin aynı bir peri gibi gözlerini kapatmış uyumaya çalışıyordu. Onu bu şekilde izlemek çok güzeldi. Onu izlemekten ben de uyuyamıyordum.

Canım çok sıkılmıştı. Hazır herkes uyurken içeri gidip atıştırmalıklar arayacaktım. Jimin uyanmasın diye çok sessiz hareket ediyordum. Ama öyle olmadı ve mutfak dolabının kapağını açınca bütün bardaklar yere düşüp kırıldı. Bomba patlamış gibi ses çıktı.

Tabiki de bütün ev halkı uyanmıştı. Tam mutfaktan çıkacaktım ki bir vücuda tosladım. Bu Hoseok'tu.

"Napıyorsun sen burada?"

İşte şimdi sıçmıştım.

"Ş-şşey ben sadece susamıştım."

"Pekala o zaman neden abur cuburların olduğu dolabı da açtın?"

"B-ben..."

"Çekil şuradan!"

Çok kızmıştı bana. Jimin'in yanına koşarak gittim.

"Orada neler oldu Jungkook?"

Ona olanları anlattım. Kızacağını düşünmüştüm. Kahkaha atarak beni dinliyordu. Birden boynuma yapıştı.

Canım bir şeyler yapmak istiyordu. Fakat daha yeni barışmışken bunu yaparsam bana kızabilirdi. O yüzden biraz daha beklemeye sabretmeliydim.

Bütün sevgimle ona bakıyordum. O da gözlerini bana dikmişti. Nasıl tatlı olabiliyordu bu salak?

*15 dakika sonra*

Jiminciğim güzellik uykusuna devam ediyordu. Ben ise gözlerimi ona dikmiş, ona bakıyordum. Galiba ona tekrardan aşık oluyordum.

Saniyeler geçtikçe ona olan aşkım artıyordu. Gerçekten benim için o kadar değerliydi ki onu öve öve bitiremezdim. Onu kelimelerle anlatamıyordum. Çünkü kelimeler onun yanında çöplükten başka bir şey ifade etmiyordu. O her şeyden değerliydi. Tekrar dünyaya gelecek olsaydım bile ona aşık olmayı seçerdim.

Pijamasının içine atlet giymediği her türlü belliydi. Üstünü bile örtmemişti. Beli olduğu gibi açıktı. Ama çok seksiydi. Fakat üşümesinden korkuyordum.

Tam üstünü örtecektim ki belini kapatmanın daha mantıklı olacağını düşündüm. Yoksa o yorganın altındaki bedeni görmem zorlaşacaktı.

Açık olan kalça kısmında ellerimi gezdiriyordum. Hatta daha aşağılara bile inebilirdim fakat kendime hakim olmalıydım. Ayrıca onun uyanmasını istemezdim. Bana kızabilirdi.

Kendi kendime salak salak konuşmaya başladım.

"Ah Jungkook napıyorsun sen!"

İyiki de fısıltıyla konuşuyordum. Zaten kendimle konuşmam ayrı bir tuhaftı.

Uyumaya karar verdim. Fakat yanımdaki güzellik yüzünden uyuyamıyordum. Göbüşünü açıp kaslarının güzelliğine baktım. Nasıl bu kadar karizma olabiliyor.

Ardından yanına yapıştım. Uyurkenki her aldığı nefes ayrı bir güzeldi.

Bütün kollarımı ona sardım. Ve uyumayı denedim. Bu sefer başardım sanırım.

*Saat 08:15*

Sabah gerçekten tuhaf bir şekilde aceleyle uyandım. Uyanır uyanmaz kulağımın dibinde bir bağırma sesi işittim. Jimin hiç olmadığı kadar endişeliydi.

"Bir sorun mu oldu sevgilim?"

"Jungkook okula geç kalmışız! Hemde 15 dakika. Gidişimiz yarım saati bulsa ohoo..."

Dangerous Boy | Jikook Onde histórias criam vida. Descubra agora