-13- Bagaj Günlükleri

1.2K 120 28
                                    

RAMAZAN ÖNCESİ SON BÖLÜM (YARIN RAMAZAN) 🙈 SMUT YAZMAYI DÜŞÜNÜYORDUM BUGÜNDEN SONRA FALAN YAZARSAM ÇARPILIRIM SÖZ RAMAZANDAN SONRA EKŞINLI OLACAK. HEM SİZİN GÜNAHA GİRMENİZİ İSTEMEM, HEM DE KENDİMİN. UNUTMAYIN, RAMAZAN 11 AYIN SULTANIDIR 🖤

.......

Jungkook ile bagajda sıkışık ve nefessiz bir şekildeydik. Cam falan hiç bir şey yoktu burada. Haydi Yoongi ile kalsam bile uyar bana. Jungkook?

Onunla bir anlaşma yapmıştık. Bir geceliğineydi sadece bu. Yeniden alev püskürtmek istemiyordum. Fakat hislerim bunun için beni zorluyordu.

"Su ister misin Jimin? Yanımda bir şişe var."

Düşünceli olmasını seviyordum.

"Tabi ki..."

Kapağı açtığı gibi ağzına suyu dikti. İyi de, kapağa ağzı değmişti? Mikrop!

"Jungkook. Ben içemeyeceğim."

"Hadi ama! O kadar öpüşmeden sonra bunu mu dert ediyorsun?"

Utandım. Haklıydı.

Şişeyi bana uzattı. Mecbur içtim. Ölmemek için.

Aslında tiksinmiyordum. Sadece...

Ne hissettiğimi bende bilmiyordum.

Suyumu içerken bana öylesine bakıyordu ki gözleri çıkacaktı. Kimin tavşanı...

Benim olmasını isterdim. Fakat kader istemeyince olmuyor işte.

İkimizinde uykusu gelmişti. Yolun bu kadar uzun geçeceğini tahmin bile edemezdik. Jungkook ise saçma sapan bahanelerde bulunuyordu.

"Jimin, ben tek başıma uyuyamıyorum. İstersen bana sarılabilirsin, yani istersen."

Ne? Ben, ona?

"Şş-şey... Emin misin?"

"Hiç olmadığım kadar." dedi fısıldayarak.

Deli miydi yoksa çılgın mıydı bu? Ne cevap verecektim ki!! Birde bebek gibi ağlama taklidi yapmasın mı... Çok tatlıydı.

"Öff peki, tamam. Mızmızlanmana daha fazla katlanamayacağım."

Yüzünde minik bir gülümseme oluştu. Bagajda büzüşmüş bir şekilde duruyorduk. Birden beni kollarının arasına aldı. Saçlarımla oynuyordu.

"Ne kadarda yumuşaklar. Pamuk gibi."

Utandım. Bende ona bir anki heyecanımla kolumu uzatabildim. Belinde öylesine duruyordu.

Boynum tutulmuştu. Fakat kokusu çok güzeldi. Ancak kötü şeyler olmasını istemiyordum. Kalbini kırmak istemezdim.

Yavaş yavaş doğrulmaya başladım. Beni tutup kulağıma fısıldadı.

"Jimin, bırakma beni."

Kimse bizi duymuyordu. Neden fısıldıyordu bu?

"Buradayım Jungkook. Sadece rahatsız oldum. Biliyorsun olanları içim sızlıyor."

"Benimde sızlıyor. Kalbim sensiz olmaya dayanamıyor. Hiç mi acımıyorsun bana meleğim?"

Susamadı gitti. O an kendimi zor tuttum.

"Jungkook, ne olur yapma. Seni üzmeyi istemem ama yeterki sus. Biz diye bir şey yok."

Bana o koca gözleriyle baktı. Fakat konuşmaya devam etti. Onu susması için uyarmıştım. Ah!

"Sen benim her şeyimsin. Bunu bilmeni istiyorum. Senin için dünyaları verirdim ben."

"JUNGKOOK SUSMAZSAN SENİ..."

Nefes nefese kaldım. Gene kıyamadım. Sızlayan yüreğim seni sevmeye yetmiyordu be sevgilim.

İçimden ona iltifatlar ediyordum. Birde dışarıdan söyleyebilseydim bunu.

"Ne yapacaksın Jimin? Bekliyorum."

"Öperim."

Bana bakıp gülüyordu. Dişlerini çıkartıp sırıtıyordu. Söylediğim şeyin yanlış olduğunu biliyordum. Fakat azmaya gerek yoktu.

"O zaman sonsuza kadar konuşacağım."

Dudağım ona doğru gidiyordu. Mıknatıs gibi çekiyorduk birbirimizi. Tam büyük bir dokunuş yapacaktı ki bagajın kapağı açıldı.

Hoseok hayatımızı kurtarmıştı. 3. Öpüşme olmadan da yaşayabilirdim.

"Haydi, mola vermeye geldik."

"Ben gelmiyorum." Dedi Jungkook. Kolumu tutuyordu bir yandan da.

Kendimi zor tutuyordum. Gülmeden edemedim. Çünkü bu hoşuma gidiyordu.

——

Dangerous Boy | Jikook Where stories live. Discover now