(7) Dudak? Dudak.

1.9K 161 127
                                    

Kaçmaya çalıştım. Gücümün yetersizliğini hissedebiliyordum.

"Benden uzak dur, lütfen."

Jungkook büyük bir ihtimalle 'Bu çocuk gerçekten şizofren falan mı?' diye düşünüyordur. Çünkü Tae bu konuyla ilgili çocuksu şakalar yapmayı seviyor. Bu da ciddiye aldıysa vay ki halimize vay!

Koşarak eve gittim. Soluksuz kalmıştım.

"Bu ne hal Jimin? İçeriye gel ve her şeyi anlat!"

İçeri geldiğimde herkes buradaydı. Jin, Namjoon, Tae, Yoongi ve Hoseok.

Koltuğa oturur oturmaz derin bir ah çektim. Bir süre sessizlik oldu. Taa ki Namjoon bu sessizliği bozana kadar.

"İyi misin? Anlatabilecek misin?"

"Babam. Bulunmuş. Onunla görüştüm ve benden tek dilediği şey saçma sapan bir özürdü. Ondan çok korkuyorum. Sadece üç senecik daha sürünecekmiş. Üç!"

Jin hemen teselli etmeye çalıştı.

"Endişelenme. Biz hep seni koruyacağız. Kim bilir birkaç sene sonra harika bir ailen olacak?"

Yoongi hemen atladı.

"Sen sadece sevdiğin kişilerin her zaman yanında olacağına inan."

"Herkes her zaman olabiliyor mu pekala?"

Uzun süre sessizlik ön plandaydı. Sanırım herkes ne demek istediğimi anlamıştı. Tae el kol hareketleriyle yapmayın, susun tarzı şeyler söylüyordu.

Jin dayanamayıp konuyu değiştirdi. Herkesin gülmeye ihtiyacı vardı.

"Ee haftaya gidiyor muyuz gençlik? Bir sürü et alacağım."

"O halde bende salata yapacağım!"

Yoongi hemen beni eleştirdi. Bu çok sinir bozucu.

"Jimin ve salata? Ay götüm."

Ne diyordu bu pislik? Takmamaya çalıştım.

Hoseok yemekleri hazırlamıştı. Bizim aşçımız Jin değil miydi yahu?

"Yemekte Kimchi var! Kimlerin karnı acıktı bakalım?"

Hepimiz bağırmaya başladık. Sonra kahkahalarla sofraya oturduk. Kendimi onların yanında güvende hissediyordum.

Yemekten sonra şarkılar söyleyip zeka oyunları oynadık. Karaoke bile yaptık. Adeta partideymiş gibi hissettim kendimi.

Hatta yatıya bide kaldılar! Yoongi'nin benim odamda kalacağını duyunca yüzümün ifadesi düştü tabi. Ama genede hepsini seviyorum ben ya!

Ben salonda yattım çünkü evde yer kalmadı. En tatlışınıza yapılır mıydı bu?

• • •
Sabah uyandığımda bir sürü cevapsız arama ve bir mesaj vardı.

Özel Numara: Saat 3te parka geliyorsun. Bekliyorum civciv. Salıncakta falan sallanırız. Ne de olsa çok şımarık ve tatlısın.

Sınıftaki kızlardan biri miydi bu sikik? Hepsinin ne bok olduğunu biliyordum ama bu kadarı da fazlaydı.

Muhteşem rol yeteneklerimi göstermenin zamanı geldi.

"Elbette sevgilim. Mini etek giymeyi unutma. Sana çok yakışıyor güzelim."

Gönderildi!

Saate baktığımda saat 2 buçuktu. Ne yapacaktım ben? Geç kalkmaz olaydım.

Tae'ye beni parka götürmesini sormaya gittim. Bilekliğini görünce midem bulandı. Neden H harfi yazılı olanı takmıyordu bu piç?

"Onu bana verir misin?"

Bana bakıp gülmeye başladı.

"Ne be? Seni ilgilendiren bir şey mi var? Kook ile aramızda bu."

Taekook. Söylemesi bile boktan. Bari bilekliğine bok sürmeseydin.

"Bu kadar kıskanç olduğunu bilmezdim Jimin. Toz ol şurdan."

Sinsi bir bakış atıp ortalıktan kayboldum. Yoongi'ye beni parka götürmesini söyleyecektim.

"Yoongi senden bir ş.."

"Defol velet."

Beni neden kovdu bu köpek? Hoseok ile mi kavga etmişlerdi? Ne de olsa ona aşık.

Saat 14:50 idi. Saati görür görmez ayakkabılarımı giyip koşmaya başladım.

Yolun ortasına gelmiştim. Sonunda aklım yerine gelmişti. Ben ne diye sınıftaki o pislik kızların trolüne kanıyordum?

Tam geri dönecektim ki kolumu birinin tuttuğunu hissettim.

"Bu kadar saf olmamalısın Park Jimin."

Bu o salaktı! Jungkook salağı. O an tokadı yapıştırma isteği geldi.

"Sen hayatımda tanıdığım en şerefsiz insansın. Ne diye benimle uğraşıyorsun?"

"Benimle uğraşmaya başlayan sendin. Söylesene ben yapınca çok mu batıyor?"

Gözlerime bakmaya başladı. Bende gözlerine baktım. Göz rengine aşık olmuştum.

"Çek şu pislik gözlerini üstümden?"

"Farkındaysan sende bana bakıyorsun."

O an çok utandım. Neredeyse ağlayacaktım.

"Özür dilerim. Gitmem gerek. Şu laf sokma işlerini daha sonra yapsan olmaz mı?"

Gözlerine bakmaya devam ettim. Gidemiyordum bir türlü.

"Hani gidiyordun Park Jimin?"

"Evet. Gidiyorum şimdi. Hemen. Derhal."

Bir anda bana yaklaşmaya başladı. Ne yapıyordu bu pislik?

Güneş gözüme giriyordu. Gözümü kapatmaya karar verdim. Bir anda dudağımda bir ıslaklık hissettim. Çok tatlı bir ıslaklıktı bu.

Dudağıyla dudağıma dokunuyordu. Çok rahatlamıştım. Masaj gibi geldi. Dudağımı büzüp bu anı değerlendirmeye başladım. Kocaman ıslaklıklar bırakıyordu. Tadında bu dudağın cennet vardı adeta. Yumuşatıcı gibi yumuşak bir hamur gibi dokunuyordu adeta. Bir anda bastırmaya başladı. Dudağım kopacak gibi oldu.

Gözümü açtığımda gülümseyen bir tavşan vardı adeta.

Bir dakika? Ben ne yapıyordum böyle? Ananı sikeyim naptım ben?

"Pis sapık herif!"

Koşmaya başladım. Hıçkırarak ağlıyordum. Arkamdan bağırıyordu. Onu duymamazlıktan gelmeye çalıştım. Ah Park Jimin ah!

______

İYİ MİSİNİZ MELEKLERİM? BEN GAYET İYİYİM. 100 Vote olmuş. NE KADAR AZ OLSADA ÇOOOK TEŞEKKÜR EDERİM 💓💓 FAKAT YORUMLAR ÇOK AZ ::( UMARIM HİKAYEMİZİ DAHA FAZLA KİŞİ OKUR. 💕

Dangerous Boy | Jikook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin