Filistin gerçeği Kudüs'ün çığlıkları

491 126 9
                                    

Gözlerini kırpmadan bakıyorsun karşındaki gözlere. O ise kırpıştırıyor... Ve alnındaki ter damlası kaşına doğru sürüklenip yere damlıyor. Senin kaşlarının ortasında ise namlunun soğukluğu var. Az önce ateşlenmiş bir namlu bu. Burnuna taze barut kokusu geliyor. Ama zerre kadar ölüm korkusu yok kalbinde.

Çünkü senin için ölümsüzlüğün yolu, onun tetiğe basmasından geçiyor.

"Zilletle yaşamaktansa izzetle ölürüm" diye haykıran bir ruhun,

La ilahe illallah hakikati bütün zerrelerine işlemiş bir kalbin var.

Bin defa öldürseler de tek bir ilahtan başkasına teslim olmayacaksın.

Kırpmıyorsun gözlerini.

O namluyu bastırdıkça sen de kafanı ileri sürüp daha da bastırıyorsun.

Ama asla geri çekmiyorsun kafanı.

Onun eli titremeye başlıyor.

"La ilahe illallah"a teslim olanlar esir edilemezler.

O bunu bilmiyor.

Sen bunu yaşıyorsun.

Ve sen esir olmayacaksın.

Belki birazdan o katil, sen ise şehit olacaksın.

Bu bir bitiş değil senin için.

Ve onlar da bitiremeyecekler bitsin istediklerini.

Sahi, her şey nasıl başlamıştı ki?

Yıllar önceydi. Yine bir sabah ezanıyla babanın peşine düşmüştün. Namazdan sonra eve yürürken sokaklarda naif bir sesle Kur'an okuyarak yürümek adetinizdi. Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem'den kalan bir sünnetti bu sarıldığınız...

Ve, sesinize kuşlar da eşlik ederken gün doğardı.

Güneşin ışığı gecenin karanlık lekesini göğün yüzünden silerken zeytin ağaçlarının yaprakları arasından çil çil parlardı sabah.

Aylardan hasat vaktiydi.

Bir sesle yüreğiniz hopladı.

Kalbini tırmalayan huzursuzluk, biraz sonrasında gelen haberi haklı çıkardı.

Komşu köy, "dış güçlerin yardımıyla mültecilerden oluşturulmuş bir ölüm ordusu" tarafından bombalanmıştı.

Mülteciler..

Yıllar önce Hitler'in zulmünden kaçıp size sığınmışlardı. Ekmeğinizi aşınızı paylaşmış, ölmüş kalplerini teselli etmiştiniz. Ölmüştü kalpleri ölüm kampları ve gaz odalarında. Ölmüştü gözlerinin feri en sevdiklerini katlederken zalimler. Gemilerle buraya kaçmışlardı.

Nereden bilebildiniz ki ihanetlerin en acısını size zulmederek yapacaklarını.

Şanlı Osmanlı'dan sonra öksüz kalıp İngilizlerin sömürgesi olmuştu Filistin toprakları.

Sonra göçebe Yahudilerin, "silahlandırılıp eğitilmiş bir ölüm ordusu gerçeği" çarptı suratınıza.

Amerika gibi ülkeler arkasında durup sürekli gazetelerde İsrail denen bir devlet kurmaktan bahsediyordu.

"İnsansız topraklar" denen bir kampanyayla dünya basınına poz vermişlerdi.

Dünya, toprakları "insansız" sansa da aslında yapılan şey, insanları topraklarından etmekti.

Köyünüzde askerler dolaşmaya başlamıştı.

Ve ertesi gün zifiri karanlık bir sabaha uyandınız.

Sözler Köşkü (Ruhunuza iyi gelir)Where stories live. Discover now