21. YÜZYILIN YENİ ÇILGINLIĞI I-DOSİNG - DİJİTAL UYUŞTURUCU

567 133 3
                                    

"Dijital esrar mı?" diye sorarak şaşkın yüz ifadelerinizi görür gibiyim. Tamam tamam sormanıza gerek yok evet başlık doğru. Konumuz bu sefer i-dosing diye adlandırılmış olan 21. yüzyılın fenomeni. İ-dosing'in diğer bir adı "digital drugs" yani dijital esrar/uyuşturucu.

I-dosing ilk okuduğum yazı, müzik ile gençlerin kendinden geçmelerinden (müzik ile uçuşa geçmek) ve bu müziğin onlarda kokain, eroin gibi uyuşturucu maddelerin etkisi gibi bir etki oluşturduğuna dair bir iddia söz konusuydu. Hatta Oklahoma Bureau of Narcotics and Dangerous Drugs yani Amerika'da Oklahoma diye bir yerin narkotik bürosunun bile bu büyük "yeni probleme" dair uyarılar yaptığı belirtiliyordu.

Tabii bunu okuyunca hiç rahat durur muyum? 🙂 Elbette hayır, YouTube'a daldım ve enteresan manzaralarla karşılaştım. Şöyle: Gençler sırt üstü yatıyor, gözler örtülüyor, kulaklıklar sessiz bir çevrede takılıyor ve onlar dinlerken birileri kamerada çekiyor.

Kimisi garip garip hareketler yapıyor, kimisi garip sesler çıkartmaya başlıyor, kimisi bağırıp çağırıp çığlık çığlığa kalıyor idi.

Sorunuz şu: "Acaba gerçekten müziğin narkotik etkisi olabilir mi?"

I-dosing nedir, aslı neye dayanıyor?

I-dosing binoral seslerden ritim oluşturulmuş olan ses kayıtlarıdır. Bir çeşit "müzik" olarak da görebiliriz bunu. (Hiçbir şeye benzemiyor o ayrı konu ama. 🙂 )

Bunu 1834'te keşfeden kişi Almanya'nın Koningsberg Üniversitesi'nde Meteoroloji dalında profesör doktor olarak eğitim vermekte olan Mr. Heinrich Wilhelm Dove idi.

Bu binoral sesler nasıl çalışıyor?

Monroe Üniversitesi'nin araştırmalarına göre binoral beatler (ritimler) insanların sansasyonel durumlarını (ruh hâllerini) kuvvetli bir şekilde etkileyebilen ses dalgalarıdır.

Bu etki nasıl oluşturuluyor?

Sistem şöyle: İnsan kulağı 20 hertz ile 20.000 hertz arasında olan ses frekanslarını işitebiliyor genel olarak. Binoral dalgalar ise her iki kulak farklı frekanslarda ses işitince oluşmaktadır. 1000 hertzden aşağı olan frekanslar ile bile elde edilebiliyor bu binoral ritimler.

Kafamızda daha iyi canlandırabilmek için basit bir örnek vereyim.

Kulaklıkları taktın, binoral ritimli parçayı dinliyorsun ya? İşte o parçada şöyle bir ayarlama yapılıyor: Sağ kulaklıktan atıyorum 465 hertz frekansında olan bir ses tonu geliyor, sol kulaklıktan ise 475 hertz frekansından olan bir ses tonu geliyor. O aradaki 10 hertz frekans farkı insan beynini karıştırıyor. Bu aynı "optical illusions" denilen görsel illüzyonlarda gözlerin yanılması gibi bir şey. Gözler gördükleri şeyi beyinlere nakletmeye çalışıyor fakat beyin algılayamadığı için ya da algılamakta güçlük çektiği için başka şeylere bağlıyor ve bir illüzyon oluşuyor.

Burada da birbirine benzeyen ama aynı olmayan sesleri işitiyor kulaklar. Bu beyne giderken beyinde soru işaretleri oluşturuyor ve belli alanları etkinleştiren frekanslar sayesinde dopamin ve endorfin gibi hormonların salgılanmasına, belli duyguların stimülasyonuna sebep olabiliyor.

Peki bu binoral ritimler insan beyninde nasıl bir etkiye sebep olur?

Şimdi belki 10 hertz 20.000 ile kıyaslanınca pek de etkili yüksek bir miktar gibi gözükmeyebilir. Ama şöyle ki bu miktar beyin aktivitesini etkilemek için yeterli bir miktardır. Ve bu beyin aktivitesindeki değişiklikler de insanın ruh hâlini etkilemeye elbette yeterli oluyor.

Beyin aktivite çeşitleri 5'e ayrılır:

Gamma aktivitesinin frekansı en yüksek olan aktivitedir ki bu 40 hertze kadar gidebilir. Bu kişinin gelişmesini sağlayan ve o kişinin etrafında olan tüm faktörleri algılamasını ve anlamasını sağlayan en aktif beyin aktivitesi çeşididir.

Sözler Köşkü (Ruhunuza iyi gelir)Where stories live. Discover now