Three

261 20 15
                                    

A M A R A

Geçenlerde televizyonda bir program karşıma çıkmıştı. Hastalık seviyesine gelen bir aşırı zayıf ve bir aşırı kilolu insan bir hafta boyunca diyet değiştiriyordu, birbirleri gibi yiyorlardı. En azından deniyorlardı.

Aşırı zayıf olan kadınlardan biri bu hastalığın nasıl başladığını doktora anlatıyordu. Zayıf olmak için değilmiş aslında. Babasını hep süperkahramanı olarak görürmüş. Babasına kanser teşhisi konulduğunda babası yemek yiyememeye başladığı için hızlıca zayıflamış ve hastalığı kilosundan belli olmaya başlamış. O da babası onun kahramanı kalsın diye ondan küçük olmak istemiş ve yemeği reddetmeye başlamış. Babası vefat etmiş ama o bu alışkanlıklarını bırakamamış.

Bazen hiçbir şey göründüğü kadar kolay anlaşılmıyor gerçekten. Birisine bakarak onları tanıdığımızı düşünüyoruz. Sanki her sorunun sebebi aynıymış gibi davranıyoruz.

Mesela ben kızı gördüğümde zayıf olmak için bunu yaptığını düşünmüştüm. Sosyal standartlara uymak istediği için... Bilmeden yargılamış oldum. Hepimiz böyle değil miyiz zaten?

İnsan doğasının kanunu düşünmeden hareket etmek, her şeyi bildiğini zannedip bencil davranmak değil miydi?

Karşımızdakinin sorununu öğrenince de bunu kendi bakış açımıza göre yargılıyoruz.

Ah buna mı üzülüyor?

Dünyada savaşlar oluyor ve sen bunu mu düşünüyorsun?

Ah ama yavşak sevgilin seni dokuzuncu kez aldatınca Afrika'daki aç çocukların karnı mı doyuyor? Vay canına!

Bu düşünce de beni korkutmuyor değil. İnsanlara beni üzen şeyleri detaylı olarak anlatamıyorum. Yargılanma korkusu beni yiyip bitiriyor. Şimdi gelip de bana "İnsanların ne düşündüğü kimin umrunda?" laflarıyla gelmeyin. Onların dalga geçmesi umrumda değil zaten. Beni korkutan şey insanların benim için endişelenmesinden ötürü zorla bir odaya oturtulup tanımadığım "profesyonel" birisine sorunlarımı anlatmak zorunda bırakılmam. Yargılanmak her zaman alay etmek değil bence. Eğer birisine kendi standartlarınıza göre deli teşhisi koyuyorsanız bu da yargılamaktır.

Sorunlarımı ben bile anlayamıyordum. Ne diyebilirdim ki? İnsanlar sorun ne diye sorduğunda bekledikleri cevap açıklaması çok zor olan bir şey değil genelde.

Duygularımı anlatamadığım için delirmiş gibi hissediyorum çünkü anlatabileceğim ne var bilmiyorum. Ben de kadife zümrüt yeşili defterimi kullanmaya çalışıyorum.

Bedava psikoterapi işte daha ne?

Biliyorum, insanlar iyi olmadığımın farkında. Ben de farkındayım. İnkar ettiğim yok zaten.

Sadece onların da kabullenmesini istiyorum. Bu çok mu yanlış? Artık sonuna gelmiş gibi hissetmem çok mu yanlış? Onu hissedemiyorum. Tükeniyorum artık.

Sesleri susturmak için eskisi kadar kararlı değilim artık. Eskiden bu tek seçeneğimdi. Artık sonuna geldiğimi düşünüyorum. Gücüm yetmiyor devamına.

Calum ve Michael son zamanlarda beni yalnız bırakmıyor. Bundan rahatsızlık duymuyorum aslında ama bazen düşüncelerimle yalnız olmam gerekiyor ve ben karanlıkta bir duvara bakarken birinin içeri girmesi beni pek mutlu göstermiyor olsa gerek.

Hurts Like Hell | HoodHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin