SON

9.3K 904 231
                                    


"Rein kurtar beni!"

Rein uzandığı çimenlerden başını kaldırdı ve sese döndü. Bir at boyutuna ulaşmış olan Dha, Kathra'ya doladığı kuyruğuyla Kathra'yı havada döndürüp duruyordu. Kathra bir yandan gülüyor bir yandan da ondan kurtulmaya çalışıyordu. Rein onların haline gülerken doğruldu ve oturdu.

"Rein gülme de bana yardım et!"

Kathra bir kez daha bağırdığında Dha onu sağa sola sallamayı bırakıp yükseltti ve havada tuttu. Kathra kıkırdayarak çırpındı. Dha'nın kuyruğu çoktan Rein'in boyunu ikiye katladığından Kathra oldukça yüksekte duruyordu.

"Dha!" diye seslendi Rein ayağa kalkarak. "Çok yüksekte tutuyorsun!"

"Buradan bıraksam bile iki ayağının üstüne düşer bu yılan yavrusu" diye homurdandı Dha keyifle. "Korkmana gerek yok Rein."

Rein küçük bir kız çocuğunu havada sallayıp duran ejderhaya baktı. Bu görüntüyü görüp de endişelenmemek elinde olmayan bir şeydi. İç çekerek onlara doğru yaklaştığında Dha'nın enerjisi bedeninde yükseldi ve Rein keyifle gözlerini kapattı.

Buraya geleli üç ay olmuştu. Burası Rein'in amcası hariç ejderha ailesiyle birlikte yaşadığı geçici yuvasıydı. Amcası yapacağı başka işler olduğunu ve arada sırada ziyarete geleceğini söyleyerek gitmişti.

Bir akarsuyun kıyısına inşa edilmiş bu taştan kale küçüktü. Yakın çevresinde hiçbir yerleşim yeri yoktu ve sahipleri tarafından yıllar önce terk edilmişti. Kimse ıssız bir yerde yaşamak istemiyordu bu yüzden dedesi Saleran sınırları içerisinde olan bu kaleyi satın almak için sahibine bir mektup gönderdiğinde sahibi hiç düşünmeden satmıştı. Kale uzun zamandır kullanılmadığından berbat bir haldeydi ama onu toparlamak günlerin daha çabuk geçmesini sağlamıştı. Gerçi Rein ve Dha pek bir iş yapamamışlardı ama yine de herkese bir uğraş olmuştu.

Yuran kalenin açık kapısından çıkıp taşlı yoldan hızlı adımlarla Rein'e doğru gelirken Rein onu izledi.

"Rein baban seni çağırıyor" dedi Yuran. "Yemeğin hazır."

"Tamam.." diye mırıldandı Rein.

Dha ile ayrıldığından beri önceki kadar çok yemiyordu. Sık sık acıkıp durmaları da kaybolmuştu. Hatta biri ona hatırlatmasa yemek yemeyi bile unutabilirdi. Babası bu konuda özenli davranarak Rein'in günde en az dört öğün yemek yemesini sağlıyordu. Rein biraz zayıflamıştı ve bu onları korkutuyordu.

Rein Dha'ya döndüğünde güneş ışıklarının yeni oluşmaya başlayan kızıl pullar üzerinde parladığını gördü. Ona hayran kalmamak elde değildi. Babasının ejderha halinden farklı olarak daha zarif bir bedeni vardı. Boynu ve kuyruğu bedenine oranla daha uzundu. Dört tane olan boynuzları henüz küçüktü ve üzerinde altın rengi işaretler vardı. Bu işaretler Rein'i ona bağlayan izlerdi. Rein'in bedeninde iz yoktu ama ileride oluşup oluşmayacağını da bilmiyorlardı.

Onu, onun gerçek halini kendi gözleriyle görebildiği için o kadar mutluydu ki.. Bunların hepsi yine onun sayesindeydi. Dha onu ölümden kurtarabilmişti. Bedelinin ne olduğunu o zaman fark edememiş olsalar da sorun değildi. Rein onu görmek için her şeyi kabul edebilirdi.

"Rein.." diye ona seslendi Yuran. Rein kendine gelip hafifçe gülümsedi ve Kathra'nın peşinde koşan Dha'ya bağırdı.

"Ben yemek yemeye gidiyorum! Dikkatli oynayın!"

"İyice ye" dedi Dha. "Bitirdikten sonra ona söyle de avlanmaya gidelim."

"Kendin söyle!" diye bağırdı Rein eve doğru giderken.

KIZIL EJDERİN UYANIŞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin