23

534 37 17
                                    

"Mükemmel oluyor, böyle devam edin!"

Önümüzde oturan geleceğin dansçıları ve şarkıcıları Jungkook ile beraber yaptığımız uyumu beğenmiş, kuvvetli bir alkış tufanı koparmışlardı.

Yarın son gündü. Yaklaşık bir aydır çalışıyorduk. Artık sonuçlarını gösterme zamanıydı. Yarın okulumuzda diğer takımlar ile yarışacaktık. Kazanan ilk üç takım finale kalarak diğer okullarla beraber yarışacaktı. Jungkook ile güzel bir uyum sağlamıştık. Son yaşanan olayların üstünden iki hafta geçmişti ve biz harika bir iş çıkarmıştık.

Bizim yarışma için yaptığımız emekte bir ilerleme vardı evet, ama Jungkook'ta en ufak bir ilerleme yoktu. Teklif etmiyordu ya da güzel sözcükler kullanmıyor, arkadaşız gibi davranıyordu. Ben de ona ayak uydurarak aynı şekilde davranıyordum ama ne zamana kadar süreceğini kestiremiyordum.

"Kusursuz olmuş çocuklar, beğendim. Eminim ki okul birincisi olacaksınız!"

Hoseok hocam, yapmacık bir gülümseme ile karşımıza geçtiğinde gözlerimi devirmemek için büyük bir uğraş verdim. "Teşekkürler hocam, hepsi benim çalışmalarım sayesinde."

Çoğu olmasa da büyük bir kısmı fazladan çalıştığım için benim sayemde güzeldi. Bizim grupta en iyi dans eden bendim ve bunun sebebini fazla çalışmama bağlıyordum.

"Bugünlük bu kadar yeter! Herkes çıkabilir."

Hocanın paydos etmesiyle herkes odadan tek tek ayrılıyordu. Geriye Jungkook ve ben kaldığımda yavaş adımlarla yanına gittim. Çantasını doldururken yanına vardığımda bana bakmış, sonra tekrar önüne dönmüştü. "Ne istiyorsun?"

Sinirlenmemek için derin nefes aldım ve gülümsedim. "Açım."

Güldü. "Bir de bana aç ayı diyorsun."

"Ne yapayım, sabah kahvaltı bile yapmadım."

"Seninle kahvaltı etmeyi çok isterim fakat evimi boyamam gerekiyor."

Ne? Daha iyi bir mazeret bulamamış mıydı yani? Sinirle ayağımı yere vurarak ona baktım. "İstemiyorsan söyleyebilirdin, saçma bir mazeret uydurmana gerek yoktu. KÜTÜK!"

Saçlarımı savurarak ona arkamı dönüp yürümeye başladım. Bir kaç saniye sonra kolumdan tutup kendine çevirdiğinde başım sert göğsüne çarpmıştı. "Ne yapıyorsun be?"

"Mazeret değildi, cidden evimi boyayacağım."

Başımı ovmayı kesip ona baktım. "Ne? Neden?"

Ellerini cebine sokarak omuz silkti. "Evimin boyası eskidi, ayrıca yeni bir renk istiyorum. Gri artık içimi daralttı."

Demek ki evi griydi. Ama bunu umursayacak kadar tok değildim. "Açım."

Tekrar dile getirdiğimde gözlerini devirdi. "Yok mu paran, git al ye."

Bende gözlerimi devirerek pontolonumun ceplerine ellerimi soktum ve cebimi dışarı sarkıttım. Param yoktu!

"Hangi manyak, evden kahvaltı etmeyip, para almadan çıkar ki?"

"Hey! Sadece geç kalktım ve unuttum tamam mı?" Sitemime karşı güldü.

"Şu an dejavu yaşıyor gibi hissediyorum."

İmalı imalı baktığında kaşlarımı çatarak düşünmeye başladım. Neyin dejavusun-hatırladım!

Aynı şekilde o da parasını unutmuştu! Ve ben ona yemek ısmarlamak zorunda kalmıştım.

Güldüm ve kafa salladım. "Ama ben sana ısmarladım, sen de ısmarla işte. Açım ben! Açken seni yeme potansiyeline sahibim Jungkook."

IMPOSSİBLE LOVE | JJKWhere stories live. Discover now