10

698 40 9
                                    

"Ne zaman çalışmaya başlayacağız?"

Okuldan çıkıp yemek yemek için bir restorana gelmiştik. Burayı seviyordum. Özellikle buranın sahibi, ki bu yaşlı bir teyze, bana çok iyi davranıp, kızı gibi seviyordu.

Yemek yerken sormuştum. Çünkü başlasak fena olmazdı.

"Ne zaman istersin?"

Soruma soruyla karşılık vermesini beklemiyordum.

"Şey, bence bir an önce başlasak iyi olur. Çünkü ne kadar erken o kadar iyi. Çalışmaya daha çok zamanımız olur."

Yemek yemeyi kesmiş, yüzüme bakmaya başlamıştı. Ne dercesine kafamı sallayınca elindeki çubukları bırakıp bana baktı.

"Zaten sen fazladan çalışıyorsun. Bir de erken başlarsak senin için zor olmaz mı?"

Tanrım, beni düşünüyordu.

Gülerek başımı iki yana salladım.

"Ah, sorun değil. Dans ederken zamanın nasıl geçtiğini bilmeden mutlu oluyorum. Yani zorlanmayacağıma eminim. Ayrıca fazladan çalışma saatimde çalışabiliriz. Bunun için hocamdan izin alabilirim."

"Hocanın izin vereceğine emin misin?"

Değilim.

"Eminim."

Gülerek kafa salladı ve yemeğini yemeye devam etti. Bende kafamda nasıl izin alacağımı ölçüp biçmeye başladım.

~

"Peki, sadece okulda mı çalışacağız?"

Yaklaşık iki saattir yarışma hakkında konuşuyorduk. Restorandan çıkalı bayağı olmuştu. Yürüyerek konuşuyorduk.

"Benim evimde çalışmam için bir odam var, orada çalışabilirim. Ama beraber sadece okulda çalışabiliriz sanırım."

Açıklamama kafa sallamış, ardından hızla bana dönmüştü.

"Benim evimde çalışabiliriz! "

Ne!

"A-anlamadım?"

"Benim diyorum evimde çalışabiliriz. Ses çalışmam için odam var ve biraz geniş. Orada dans edebilirsin!"

Gülerek anlatmasına karşı ben boş boş ona bakıyordum.

Sonunda anlamış olacak ki ensesini kaşıyarak mahçupça gülümsedi.

"Y-yani sende kabul edersen."

Harika, ne diyecektim?

"Şey, senin için sıkıntı olmaz mı? Sonuçta yeni tanıştık ve beni tanımıyorsun bile. Evine alabilecek misin? Ya hırsızsam?"

Söylediklerime karşı gülmeye başlamıştı. Neden her söylediğime gülüyor bu? Dediğim gayet mantıklıydı bir kere!

"Sen ve hırsız olmak. Hayatta inanmam!"

"Neden?"

Açıkçası merak etmiştim. Neden yani, olamaz mıyd-

"Çünkü hırsız olmak için fazla güzelsin."

Bir dakika, hayatta kaldığımı test etmek için bir dakikaya ihtiyacım vardı.

Bu çocuk sürekli iltifat ederek kalbimi hızlandırıyordu!

Yanaklarımın kızardığına emindim fakat o konuşmaya devam etti.

"Sıkıntı olacağını sanmıyorum. Ayrıca ne kadar yakın olursak o kadar çabuk tanırım seni değil mi?"

Baş sallamakla yetinmiştim. Şu an domatestim kesin yani!

"E-evet, öyle tabii."

-Pekala, o zaman yarın çalışmaya başlayalım! Okul çıkışı bana gidelim!"

Ne kadar heyecanlıydı. Onu öyle görünce ister istemez utancım azalıyordu. Onu gibi gülerek konuştum.

"Tamam, gidelim!"

Gülerek kafa sallamış ve ardından önüne dönüp tekrar yürümeye başlamıştı. Bende ona ayak uydurmuş ve yürümeye devam etmişti.

"Seni evine bırakacağım."

Gülerek ona döndüm.

"Sen de iyice alıştın beni eve bırakmaya."

Kıkırdayıp kafa salladığında önüme dönerek o güzel sesini bana dinletmesini bekledim.

"Evet, sanırım alıştım. Kötü mü oldu, sana arkadaş çıktım işte."

Gülerek kafa sallayarak yürümeye devam ettim. Yanında rahat hissediyordum. Çevresine mutluluk ve enerji saçıyordu. Özellikle güldüğünde ortaya çıkan dişleri, etrafı kırışan gözleri bile mükemmel gösteriyordu onu. Öyle ki onu izlediğimi bile fark etmemiştim.

"Hey dikka-"

Cümlesini bitiremeden önümdeki taşa takılıp düşme tehlikesi geçirmiştim.

Ama o tekrar beni kurtarmıştı. Hissettim, koruyucu meleğim gibi hissettim. İstedim, sürekli yanımda olmasını istedim.

Sanırım aşık olmak istiyordum,

Ya da bir dakika!

Belki de olmuş muydum?

IMPOSSİBLE LOVE | JJKWhere stories live. Discover now