"Beni iyileştirdiler tabi ki" dedi Rein hızlıca.

"İyileşecek durumda görünmüyordun.." dedi Lukan bilmiş bir sesle. Rein onun daha rahat nefes almaya başladığını fark ettiğinde göğsüne baktı. Kanaması çok ama çok yavaşlamıştı. Rein kanamanın neredeyse durduğunu söyleyebilirdi. Bu kadar büyük bir yarada kanaması kendiliğindennasıl durabilirdi?

Rein'in yanındaki su perisi de onun gördüklerini görmüştü. Su perisinin gücü artarak etrafında dalgalandı ve onu herhangi bir tehlikeden korumak için hazırda beklemeye başladı.

"Kendi soruma cevap istiyorum" dedi Rein sertçe.

"Doğduğumdan beri.. bir şey hissediyorum" dedi Lukan yavaşça. Ayakları kıpırdandı ve sağ ayağını sol ayağının üstüne atarak rahat bir pozisyon aldı. Ellerini de karnında birleştirdikten sonra konuşmaya devam etti.

Rein onun rahatlığı karşısında çıldıran Dha'yı görmezden gelerek Lukan'ın söylediklerine odaklanmaya çalıştı.

"Doğduğumdan beri beni çağırıyormuş gibi hissediyorum" dedi Lukan. "Beni çağırıyor ama nerede olduğunu bilmiyorum. Ayana'nın olduğu yerde olduğundan şüpheleniyorum ve o yeri arıyorum.."

Dha Lukan'ın söylediği şeylerin önemli olduğunu sonunda fark ederek susmuştu.

"Yussereaq?" diye sordu Dha. "Amacı ne bunun?!"

"Öğrenebilecek miyiz bakalım" dedi Rein sakin kalmaya çalışarak. "Lukan'ın  onun ne olduğundan haberi yok sanki?"

"Öğrenebildiği tek şeyin Ayana olması iyi olmuş" diye homurdandı Dha.

"Bu yüzden mi ülkeleri karıştırdın? Phandor'un başına geçtin?"

"Eh.. kendi başıma aramam zor olurdu" dedi Lukan duygusuzca. "İşime karışmamaları için bir şeyler yapmalıydım böylece daha rahat hareket edebilirdim-"

"Mytras'ı nasıl öğrendin?" diye sordu Rein onun sözünü keserek. Sadece bu dünyayı değil başka dünyaları da karıştırmıştı. Rein Albasyd'i isteyenin Lukan olduğundan emindi. Başka kim olabilirdi ki?

"Tesadüf" dedi Lukan. "Bir ağaç perisinden öğrendim. Ama sen bunu nereden biliyorsun?"

"Oradaydım" diye geçiştirdi Rein. "Albasyd'i neden istedin?"

"Sence?" dedi Lukan alayla.

Rein ona öfkeli bir bakış attı. Ölecek biri gibi durmuyordu. Çömelmekten ayaklarının ağrıdığını fark ederek ayaklandı ve etrafta dolaşmaya başladı. Perilerin yarattığı bariyer etrafa hafif altın rengi bir ışık yayıyordu. Rein o ışığa bakarken biraz sakinleştiğini hissetti. Ne soracağını düşündü ama kafası karışmıştı. Aklına soracağı şeyler gelmiyordu.

"Rein.." diye seslendi su perisi arkasından. Rein dönüp ona baktı. Az önceki gibi ayakta değildi, Lukan'ın yanına eğilmişti.

"Ne oldu?"diye sordu Rein Lukan'a yaklaşarak. Su perisi eliyle Lukan'ın boynunu işaret ettiğinde Rein de eğildi.

Lukan'ın boynunun kenarlarında parlayan altın-beyaz renkli izler vardı. Rein uzanıp -her ne kadar ona dokunmak istemese de- Lukan'ın kafasını çevirdi. Evet, izler Rein'de olduğu gibi ensesinden başlamıştı.

Onun Yussereaq tarafından kurtarıldığının kanıtı gözlerinin önündeydi. 

"Ne yapıyorsun?" diye sorarken kafasını eski haline geri getirdi Lukan. Doğrulmaya çalıştığında su perisinin gücü onun üstüne atıldı ve mavi renkli ipimsi bir şekil oluşturarak onu sıkıca sardı.

KIZIL EJDERİN UYANIŞIWhere stories live. Discover now