Bazen Sana Seslenmek İstiyorum

78 15 105
                                    

Selinay'dan:

Bugün nedense o kadar anlamsız geliyordu ki... Okula gitmek bile istemiyordum. Hoş, kızlar olmasa hiç gitmezdim , o da ayrı mesele.

Saate baktığımda henüz 6'ydı. Bunu fırsat bilip, biraz yürümek istedim. Hızlıca formalarımı giyip, çantama 3-5 kitap koydum. Hangi derslerin olduğu pek umurumda değildi açıkçası.

Annemin uyanmamasına özen göstererek, evden ayrıldım. Ayakkabılarımı giyip, kulaklığımı taktım. Rastgele açtığım şarkı, Samet'in bana söylediği şarkıydı. Annemle tartıştığım gün, çok ağladığımda söylemişti... Ufak bir küfür mırıldandım kendi içimde. Sonra ayaklarım, 3-4 mahalle ötemde ki, son sarıldığımız yere gitti. Tabi ki ben gitmedim canım. Hep ayaklarımın halt yemesi bunlar.

Gidip en sık oturduğumuz banka yerleştim. Çantamı da hemen yanıma koydum. Fakat o, yere düşmeyi tercih etti. 

'Tükürdüğümün çantası.' dedim etrafta kimsenin olmamasının rahatlığıyla. 

'Şu hayatta adam gibi sevilmedim anasını satayım.' diyerek, öfkeyle kalktım. Ulan Samet, ne zaman gelsen, hayatım bok çukuruna giriyor resmen dedim kendi kendime. Sonra karşımda, beden bulmuş bok çukurunu gördüm: Samet...

'Sen de...' dedi öksürmeden hemen önce. Hasta mı oldun lan?

'Sen de mi sık sık geliyorsun, Selinay?' dedi cümlesini tamamlayarak.

'Senden başka işim mi yok lan? Seni, bir yaz gecesi ağlarken yastığıma gömdüm ben!' dedim öfkeyle. Suratı, inanılmaz bir hale girmişti.

'Ama hala o yastıkla uyuyorsun, değil mi?' dedi üzgün ses tınısını bastırmak isterken.

'O yastık, ıslanmaktan küf kokabilirdi, attım ben de.' dedim yalan söylemeyerek. Tamam o gün atmamıştım ama şu an yoktu sonuçta.

'Nasılsın?' dedi bana yaklaşırken. Ellerimi tuttu önce hep yaptığı gibi. Utangaçtı ama... Bugün yürek yemiş gibiydi.

'Sen dalga mı geçiyorsun benimle Samet?! Ben senin oyuncağın gibi mi duruyorum? Ben aylardır bittim, içim yandı lan benim!' diye bir hışımla bağırdım. Ellerimi bıraktı. Arkamı dönüp gitmeye başladım. Gözlerimi sıksam, damlalar düşecekti. Sıkmadım. Söz verdim çünkü, hem kendime hem de kızlara. Onun için 1 damla bile dökmek yoktu. 

Derken, 2 kol sıkı sıkı sardı yığılmak üzere olan bedenime. Yapma be, gözünü seveyim yapma... 

Sesimi kontrol altına almaya çalıştım, olur da ağladığımı anlar diye...

'Bırakmazsan, yüzüne bir daha bakmam.' dedim fısıltıyla. Kollarını hemen çözdü. Bu kadar erken bırakmaya çok alışmıştı ne de olsa... 

Ona bakmadan, yavaş yavaş ilerledim yol boyunca. Gözyaşlarımı görmeyeceği kadar uzağa gidince, ona baktım. Bana bakıyordu. Hay babaannemin şansına tüküreyim.

                                                    🌍 🌍 🌍 🌍 🌍 🌍 🌍 🌍 🌍 🌍 🌍 🌍

Okula geldiğimde, içimde tarifsiz bir merak vardı. Selinay servise binmemişti, telefonu da kapalıydı. Hepimiz meraktan ölmek üzereydik.

'Kanka, bence Einstein'ın beynini çalmaya gitti.' dedi Aley. Ne alakaysa...

'Ne alaka?' dedi Bet umursamaz bir tavırla.

'Hani yarın bilgi yarışması var ya, beyin çalmak için.' dedi kendini alkışlamadan önce. Bet tam bir şey söylüyordu ki, Selinay korkuyla içeri girdi. Hemen yanına fırladık.

Gıybet-i WattpadWhere stories live. Discover now