48 ♛ GECE HÜKÜMDARI*

Start from the beginning
                                    

Acıyı o anda da hissediyordu. O burada buna zor dayanırken Dymentsia'nın ne yaptığını merak ediyordu.

Konsey odasında onu beklediklerini öğrenmişti. Etrafına dikkat etmedi. Dymentsia'ın maiyeti onu izliyordu. Onun Diyar'a döneceğini biliyor olmalıydılar, bunun dışında ortamdaki gerilim daha fazlasını bildiklerini hissettiriyordu.

Konsey odasına girdi.

Prenses Lilaia üzgündü. Zerath'ın en yakın olduğu akrabası oydu. Prens Lyktos ilginç bir şekilde gülümsüyordu. Ayrıca kahverengi bakışlarında gizlenenler vardı. Kral Auris ise hem endişeli hem de kararsızdı.

Zerath, masadaki yerine, Kral'ın tam karşısına geçti. Birkaç hafta önce konsey lideri oydu, yine aynı yerindeydi.

"Kara Kraliçe'ye olanları duydun mu?" dedi Lyktos. Zerath için o hükümdarlık vasıflarına sahip biri değildi, yine de karanlığın güce açlığına sahipti. Gücü istiyordu ve veliahtlığı almıştı. Tabii, veliahtlık Zerath'ın umurunda değildi o anda.

"Kara Ejderha'nın Temsilcisi nerede?" dedi Zerath onu umursamayarak.

"Gitti." dedi Lilaia. "Karanlık ordunun bir kısmını da yanına aldı. Sarayda diplomasiyi sağlayan liderler kaldı."

"Ak Kraliçe, kardeşine saldırmış. Bir çeşit ateşkes için onu çağırıyorlarmış sanırım. Gerçi bundan haberin olmalı." dedi Kral. "Zinaida ile görüşmenizin nasıl geçtiğini sormak isterdim. Olanlar, nasıl geçtiğini açıklıyor zaten."

"Dymentsia onu öfkelendirmiş olmalı. Sınıra yaklaştıklarında Komutan Rhesos'un başta olduğu büyük bir grup tarafından saldırıya uğramış." dedi Gece Prensi Lyktos. Keyifliydi. "Durumunu bilmiyoruz. Gölge Diyar'daki casuslarımız onun bedeninin temsilcisi tarafından taşındığını görmüşler. Birçok ceset de varmış. Yaralı yokmuş, muhtemelen mücadele sırasında tüm grubu ölmüş. Zinaida'nın kayıplarını bilmiyoruz."

Zerath'ın ifadesi, bakışları, davranışları değişmedi. Lyktos'u tanıyordu, konuşmaya devam edecekti.

"Üzüleceğini düşünmüştüm, Lysandros." dedi başını yana eğerek. "Ondan hoşlanıyordun ve müttefiğindi."

"Hepimizin müttefiğiydi, Lyktos." dedi Zerath. "Hepimiz üzülmeliyiz. Kara Kraliçe, Zinaida'nın buraya saldırmama nedeniydi. Şimdi ne yapacağız onu düşünmeliyiz. Yaşamasını istiyorum, bir süre ülkesinde kalacak olsa da savaşta bizi destekleyecektir."

Kral Auris, aslında pek konuşkan biri sayılmazdı. Genelde sakin bir hükümdar olarak görülürdü. Zerath, onun yanında geçirdiği yılların ardından onu da tanımıştı. Güç için ne yapması gerekiyorsa onu yapıyordu. Yine sözlerinde haklıydı. "Lysandros." dedi öncelikle. "Duygularını bir kenara at. Ve düşün." dedi, sanki çok kolaymış gibi. Zerath hala acıyı hissediyordu çünkü. "Zinaida, hükümdarı ölmek üzere olan bir ülkeye mi saldıracak, hükümdarının kardeşleri savaşın içindeyken ve Diyar parçalanmışken? Yoksa bize mi?"

"Bize." dedi Zerath. "Ya da size mi demeliyim? Sonuçta artık beni istemiyorsunuz."

"Andros..." dedi Lilaia. "Sen ailemizden birisin."

"Kendi adına konuş kardeşim." dedi Lyktos gözlerini kısarak. Artık mutlu değildi. "Lysandros, Dymentsia'nın desteğini aldı. Dymentsia yaşasaydı er geç babamı tahttan indirip kendi başa geçecekti."

"Lyktos." dedi Zerath. "Amcam beni yanında istedi, bu yüzden ona isyan etmiyorum. Aynı şeyi senin için söyleyemem. Tahta çıktığında sana isyan ederim. Aslında çıkmamanı umuyorum, çünkü kendin de söyledin, başa geçmek istiyorum."

KARANLIĞIN ŞAFAĞI ♛ Kraliçelerin Savaşı IIIWhere stories live. Discover now