13 ♛ LACİVERT VE LAZULİ II

1.1K 161 165
                                    

Kurgularım karışık, biliyorum. Yazarken bayağı zorlanıyorum fakat elimden geldiğince kurgularımı size sade, anlaşılır ve sürükleyici bir biçimde anlatmaya çalışıyorum.

Sizce bunda az biraz başarılı olabiliyor muyum?

13. Bölüm

LACİVERT VE LAZULİ II

Saray içinden ve dışından Kara Ülke'den gelen insanlar sarayın en büyük salonuna varmışlardı. Safir şehrinde yer alan liderler de oradaydılar ve büyük salonda neredeyse hiç boş yer yoktu. Etraf karanlıktı. Vakit geceyarısıydı ve tek aydınlık ay ve yıldızların ışığıydı. Ahşap masalar kaldırılmış. Karanlığa ait onlarca ırkın insanları anlaşmayı imzalayacak olanların gelişini bekliyordu. Kapının geldiği yerden odanın bir ucuna kadar yolu andıran bir boşluk vardı. İnsanlar fazla bekleme niyetinde değillerdi ve tören de uzun sürmeyecekti. Büyük kapı açıldığında fısıltılar azalmıştı. Işığın olmadığı zamanlara alışan gözler siyah ve mavi renklerinin hakim olduğu insanların gelişini izledi.

Dört gece insanının ardından bir melez kapıdan geçti. Onun ardından ise siyah kanatlarının uçları obsidiyen zemine değen bir kadın.

Gece Diyarı'nın Kralı'nın mavi pelerini gökyüzünün altında geceyi, gümüş halkadan oluşan tacı ise yıldızları andırıyordu. Ardından gelen oğlu onun varisiydi. Tıpkı onun gibi mavi bir pelerini vardı. Onun yanında yer alan ise Kral'ın kızıydı. Saray ve şehir halkının onda alıştığı kıyafetlerden farklı mavi bir elbise vardı üzerinde, yine de savaşçı olduğu duruşundan bile belli oluyordu.

Onların gerisinde belki de orada olmaması gereken biri vardı. Eski Kral Diores'in oğlu Rhyseion. Yıllardır burada olmasına rağmen kimsenin tanıyamadığı adam. Mavi bir pelerini yoktu ve tamamen siyaha yakın bir koyu laciverte bürünmüştü.

Onlar salonun ortasında durduklarında Kara Ejderha'nın Temsilcisi kapıda belirdi. Koyu tenli, uzun ve iri yarı dev. Aynı zamanda zarif bir kara büyücü. Ona da siyahlar hakimdi.

Ve ardından Kraliçe belirdi. Katlanmış siyah kanatları gece yarısında daha da parlaktı, eklem yerlerinde kanatları kımıldamayacağı için koyulan zümrüt taşları vardı. Kanatlarını ortaya çıkarma nedeni bu anlaşma değildi, günlerdir onları sırtında gizlemekten yorulmuş olmasıydı. Kraliçe'nin elbisesinin rengi her şeyi gibiydi, siyah. Elbisesinin kolları uzundu ve kol yenleri, iç eteği gibi zümrüt yeşiliydi. Omuzlarından dirseğine kadar gelen yer ise altın sırmalarla süslüydü. Kemeri ve tacı da altındandı ve üzerlerinde birkaç taş vardı zümrüt, oniks ve ametist. Gözleri parlak kızıldı ve ifadesiz yüzü gibi düşüncelerini ele vermiyordu. Saçları da kanatları gibi kuzgun siyahıydı. Ten rengi çevresindeki çoğu insandan daha açıktı, neredeyse bembeyazdı.

Dört gece insanının ve Rhadenis'in yanına geldiğinde durdu. İki dareise onların oluşturduğu halkanın birkaç adım gerisinde durdu. Thalia ve Lorenna. İkisi de yüzüklerini asalara çevirdiler.  Dareiselerin yanında bulunma amacı herhangi bir aksilik olursa oluşacak olan büyüyü güçlendirmekti.

Rhadenis, Dymentsia ve Rhyseion da yüzüklerini onların ardından asalara çevirdiler. Labradorit, zümrüt ve safir taşları parıldadı. Kral Auris'in de elinde asası belirdi ancak ucundaki safir taşı diğerleri kadar parlak değildi.

İlk harekete geçen Kara Kraliçe oldu. Zümrüt asasının ucunu yere vurdu. Obsidiyen zemin, az sonra yeniden birleşmek üzere ikiye ayrıldı. Karanlık onun bel hizasına kadar yükseldi ve kendinin de beklediğinden kısa bir sürede kenarları sivri ve rengi parlak yeşil büyük bir zümrüt taşı var oldu. Taşın altındaki karanlık kayboldu ve taş havada asılı kaldı.

KARANLIĞIN ŞAFAĞI ♛ Kraliçelerin Savaşı IIIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin