Kör şehirler...

Start from the beginning
                                    

Azat ağbimle yaklaşık  bir saattir yaptığımız  kahvaltının ardından sınavın olduğu yere gitmek için otelden çıktık.


Taksinin bizi getirdiği uzun ve büyük binanın önünde durduk. Yanılmasam bu bir okuldu. Diyarbakır'ın en güzel okularından biri desem çok doğru olur belkide..


Okulun bahçesine girerken güvenliğin ağbimi okulun bahçesine almamasına ağbim çok sinirlenmiş olup da güvenlikçiyle ufak tartışma yaşamış olsada genede sınavıma girmiştim. Matematikten bir soruya dalıp gittiğimde aklıma bu günün buradaki son günüm olduğunu hatırlayıp üzülüyor, ağbimin yaptığı o komik ve ufak tartışmanın ardından gene ve gene sırıtıyordum. Nolduğunu bilmesemde bu gün çok boş sırıttığımı fark edip delirdimi diye düşünürken başımda dikilen hocayla bütün dikkatim dağılmıştı yahu ne güzel şeyler düşünüyordum. Sınavdan uzak, matematikten uzak daha ne olsun ama.



Arkamda bıraktığım ve takılıp durduğum matematik sorusunu boş bırakıp geride bıraktığım beş soruya ekleyip optiği hocanın masasına doğru gidip bıraktım.



Okulun kapısından dışarı çıktığımda tam karşımda duran bankta uyuyan ağbimi görünce koşarak yanına gidip bağırarak uyandırdım 20 yaşında olabilirim ama halla 10 yaşındaymışım gibi hissediyorum. Daha ne olsun?


Ağbimi uyandırdığımda yüzündeki ' defol git viyan' bakışlarını alsamda pes etmeyip bileklerinden tutup kaldırmaya başladım. Tabikide beceremedim. Borozon gibi ağbi ama yani...

Birlikte okulun bahçesinden çıkışa doğru yürürken küçük kulübesinde duran güvenliğe takıldı gözü. Hadi ama antreksını severim de fazlası zarar be kardeşim.



Bahçenin kapısından çıkarken ağbim kolumu bırakıp güvenliğin olduğu yere yaklaşıp güvenliğe el hareketini çektiğini gördüm. Durduğum yerde haykırırken Ağbimin koşarak yanıma gelip kolumdan tutmasıyla ister istemez bende onunla koşmaya ve sürüklenmeye başladım. Sanırım bişi unutmuştu güvenliğin olmazsa olmazı silahını.



Güvenlik hafif tombul olduğuğu için yeterince koşamıyor ve hemen yorulabiliyordu. Tabikide bu bizim yararımızaydı. Arkamıza döndüğümüzde dizlerinin üstüne çöküp nefes nefese kalmış güvenliğe bakıp gülmeye başladık.

Anayolda bizi bekleyen taksiye bindikten sonra otele gideceğimizi tahmin etmiştim. Fakat otele değil Malabadi köprüsüne gitmiştik. Büyük ve göz alıcı gerçekten....

( keşke gidebilsem )


Otelin önüne geldiğimizde onu görücem diye bir his vardı içimde sanki uzakta değildi hemen yanımdaymış gibiydi. ' viyan o benim iç sesin ' diyen iç sesime göz devirdikten sonra ağbimi takip edip odalarımıza çıktık.


Bu günkü sınav Hakında birşey sormaması beni mutlu etmişti aslında. Bir süre boyunca " sınav"  kelimesini duymak istemiyordum.
Ve biran önce salak ağbime kavuşup ortalığı darma duman etmek istiyordum!

  Aramız çok iyi değil kabul ediyorum. Ama onunla kavga etmek gülmekten daha güzel oluyor. Onun yanına gidip yemekte ağzımı şapırdatmak için iple çekiyorum o günü. Çok sinir bozucu biliyorum ama dediğim gibi onu sinirlendirmek hoşuma gidiyor.

KÜRT KIZI ~ İki Dil Bir Sevda Where stories live. Discover now