•15•Kirli İşler•

17.5K 1.4K 573
                                    

"Sen beni öptün, sıra bende. "

"Öyle bir şey olmayacak. "

Kaşlarını çattığında hemen açıklama getirdim.

"Kendimi çok ucuz hissediyorum, eğer öpmene izin verirsem muhtemelen eve gidince 15 saat ağlayacağım. "

"Umurumda olduğunu mu sanıyorsun? "

"Hayır, duygusal açıdan düşün. Ben sevdiğim kişiyi öptüm ama sen herhangi birini öpeceksin. Bunu istemiyorum. Duygusuz bir öpücük istemiyorum. "

"Ben duygu katarım merak etme. "

Dediğinde eğilmişti bile. Başımı sola çevirdiğimde dudakları bu sefer açıkta kalan boynumu bulmuştu. İrkilerek kendimi arkaya attığımda neredeyse düşecektim.

"Yapma! "

"Neden bu kadar çekiniyorsun? Beni sevmiyor musun? "

"Bu sevmekle alakalı değil! "

"Ne ile alakalı? "

"Gururla alakalı. Gurursuz birisi değilim Jungkook, özür dilerim. Beni istediğin zaman öpemezsin. "

"Ama sen öptün. "

"İzin verdin. "

"Sen de bana izin ver. "

Neden bu kadar uzatmıştı ki?

Çaresizce yüzüme bakıyordu. Sanki pastadan bir dilim daha alabilirmiyim diyordu.

Beni öpmek için yalvarıyordu.

"Peşinde koşan sürüyle kız var, illa birini öpmek istiyorsan git onları öp. "

Gözlerini kaçırdığında cebinden anahtarı çıkarıp kapıyı açtı.

Hızla onu arkamda bıraktım.

Ne yaptım ben ne yaptım!

Katilimi öpmüştüm.

Yemekhaneye gittiğimde ellerim titriyordu.

Ne yapacaktım?

Onun yanında daha fazla vakit geçirirsem önüm açığını yakalayabilir miydim?

Yoksa beni öldürmesi için olanak mı sağlardım?

Yemek tepsimle birlikte boş bir masaya oturduğumda beni revire taşıyan çift masama oturmuştu.

"Selam! "

Kız oldukça sevecendi. Oğlan ise yakışıklı yüzünü gölgeleyen bir karanlıkla etrafa bakıyordu.

İkisi de masaya oturduğunda ilk sorduğum soru;

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

İkisi de masaya oturduğunda ilk sorduğum soru;

"Sevgili misiniz? "

"Hayır, kuzenim. "

Demişti kız. Oğlan ise yemeklere aşkla bakıyordu.

Yosun çorbasını sevmediğim için çocuğa döndüm.

"Eğer senin için sorun olmazsa pirinç kekleriyle çorbaları değiştirebilir miyiz? Ben çorba sevmem. "

Çocuğun gözleri parladı ve hemen ışık hızında kekleri bana fırlatarak çorba kasesini dikledi.

Nasıl bu kadar hızlı yiyebiliyordu?

Üstüne döktüğünde eğilip yosun parçalarını yakasından aldım. Bu sırada izlenildiğimi fark edip başımı kaldırdım.

Açık kahve gözler gözlerimle buluştuğunda içim titredi.

Beni yanlış anlar mıydı?

Hala onun sevip sevmediğimi anlamaya çalışıyordu. Bu yaptığım bana bir eksi getirmişti.

"Sorun değil, ben hallederim Minjae-ya. "

Dediğinde dikkatimi karşımdaki oğlana verdim.

"Ahaha, adımı nereden biliyorsun? "

Dediğimde yaka kartımı gösterdi. Ben ise yaka kartımı kapatarak ona yan gözle baktım.

"Soy adımı hatırlıyor musun? "

"Lee. "

"Woah! Bu konuda iyisin! "

"Şimdi sen söyle, benim adım ne? "

Öylece kala kaldığımda yaka kartına gitti gözüm. Hemen kapattığında görememiştim.

"Kim Seokjin. "

Bu ses, masadaki kimseye ait değildi.

Bu ses dişlek bir katile aitti.

Jeon Jungkook 'a...
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
Ybler nasıl, ben voteleri ve yorumları görünce böylee oluyorum dldkdldk

Ybler nasıl, ben voteleri ve yorumları görünce böylee oluyorum dldkdldk

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
BLOOD OF JUNGKOOK¹ • JJKWhere stories live. Discover now