14. Bölüm- Bir Şeyler

148 10 9
                                    

Hava kararmıştı. Şehirlerarası yolları bilirsiniz; bomboş ve buz gibi olurlar. Biz de bu boş ve soğuk yolda, bir arabanın içinde iki yabancı olarak seyir ediyorduk. Bu sefer Harry arabayı arkamızdan bir ordu geliyormuş gibi hızla değil, önümüzde bir koyun sürüsü varmış gibi yavaşça sürüyordu. Her zamankinden daha gergin ve dalgın görünüyordu. Yeşil gözlerindeki tehlikeli ışıklar, yolu araba farlarından daha çok aydınlatıyor gibiydi.
Bir süre sonra esnedi. Bu karanlık ve hiçbir kavis olmayan yolda uzun süre araba sürmek uykusunu getirmiş olmalı.

+Dinlenmek ister misin?

-Ha?

Yüzüme bir saniye aval aval baktıktan sonra tek gözünü kıstı. İçinden bir şeyler hesapladığına emindim.

-Pekala. Dinlenmeliyim.

Arabayı sağa çekti ve motoru kapattı. Bana baktı.

+Ne?

-Dinlenmek isteyip istemediğimi sordun. Demek ki bir fikrin var, öyle değil mi?

Direksiyondan destek alarak bana dönük duruyordu. Benimle kafa buluyor gibi bir hali vardı ama konuşması da oldukça normaldi. Onu bir kez daha anlamadım fakat buna alışmaya başlamıştım.

+Ehm... Tabiki var... Yani bence... Hmm, yani şöyle bir düşününce... Açıkçası hiçbir fikrim yok ya.

O an Yunan Mitolojisindeki tüm tanrıları kıskandıracak güzellikteki adam, Roma Mitolojisindeki tüm tanrıları kıskandıracak güzellikteki gülüşünü içtenliğiyle birleştirip bahşetti.
Gözlerini kıstı ve güzel dudaklarının arasından dünyada gördüğüm en mükemmel dişler ortaya çıktı.

-Pekala. Fazla seçeneğimiz yok o halde.

Arabadan inmek için kapıyı açtığında içeri giren buz gibi havayla koltuğuma iyice sindim. Arabanın içi de oldukça soğuktu fakat oturduğum koltuk az da olsa ısınmıştı. Hem üzerimde montum da vardı. Fakat şu an deli gibi üşüyordum...
Harry bagajdan bir çanta alıp arka koltuğa oturdu. Çantanın içinden ona aldığım ceketi çıkardı. Elini tekrar çantanın içine attı fakat aradığı şeyi bulamıyor gibiydi. Sonunda vazgeçip çantayı sürücü koltuğuna fırlattı. Hızla bir nefes verdi ve boğazını temizledi.

-Planım senin orada, benim de arkada uyumamdı fakat bundan başka üzerimize örtebileceğimiz bir şey yok. Bu yüzden oradan kalk ve buraya gel.

Bir süre boş boş düşünür gibi yaptım fakat dediğini yapmayı, daha o önermeden önce, içimden kabul etmiştim bile...
Ön koltuktan indim ve ayazın ortasında kaldığım iki saniye içinde titremeye başladım. Hemen Harry'nin açmış olduğu kapıdan içeri bindim.
Harry daha önce de arka koltukta uyuduğumuz gibi dip tarafa yattı ve uzun bacaklarını sığdırmaya çalıştı. Ben de yanında kalan ufak yere uzandım. Fakat Harry bacaklarında olduğu gibi, kollarını da sığdıramıyordı. Yanımda tepinip kolunu koymaya yer arıyordu. Uzun olmak da zor...
Benim tarafımdaki kolunu yavaşça tuttum. Bunu yaptığım anda tehlike yeşili gözleri benim gözlerimi buldu. Gözünü dahi kırpmıyordu. Tuttuğum kolunu başımın altına koydum, üzerine de yavaşça başımı. Fakat hala sığamıyorduk çünkü ikimiz de yüzüstü yatıyorduk ve yanımdaki herifin omuzları (diğer tüm organları gibi) çok genişti.

+Yan yatmamız gerek, Harry. Yoksa düşeceğim.

Harry konuşmadan bana doğru döndü. Ben ise tabiki önümü dönemezdim, bu yüzden arkamı döndüm. Bu da çok mantıklı değildi, daha önce bir vaka yaşamıştık fakat yüz yüze uyuma fikri daha da beterdi.

Criminal (LarryStylinson)Donde viven las historias. Descúbrelo ahora