10. Bölüm- 'Louis ol'

199 16 3
                                    

(Danielle)

...

-Duş almak istemiyor muydun?

Bunu sorarken yüzünden alay akıyordu. Kapıdan çıkıp gitmem için yaptığı belliydi. Sesini de özellikle seksi çıkarmak için uğraşıyordu sik kafalı. Güya şaka yapıyor... Ha ha ha!

+N-ne yapıyorsun?

-Duş almanı sağlıyorum.

Elleri hala yakamdaydı ve her şey o kadar hızlı gelişmişti ki -çok şükür- Harry'nin gözlerinden başka yere bakabilecek fırsatım olmamıştı. Ellerini sertçe indirdim ve yakamı silkeledim.

+Sen delisin.

-Ama istediğimi alıyorum, değil mi?

Haklıydı. İstediği gibi lavabodan çıkıp gitmiştim. Tabi çıkarken kapıyı çarpmayı da ihmal etmek olmaz. Ben, Louis Tomlinson; ya da Lou-istediğini alan, inadı inat, dediği dedik, tuttuğunu koparan-linson. Bu bana yapılmış bir hakarettir! Ama ben bu maçın rövanşını alırım birader...
Sanki az önce hiçbir şey olmamış gibi banyoda bağıra çığıra şarkı söylüyordu. Ben burada sinirden tırnaklarımı kemireyim, sen orada duş jellerine mini konser ver. Ne güzel ya!
Duşakabinin içine çekildiğimde hafif ıslanan tişörtümü hışımla üzerimden çıkarıp fırlattım ve odanın sıcak olmasının da etkisiyle bir şey giymeden yatağa uzandım. Şimdi fark ettim de; ben uykuya dalmadan önce montum ve ayakkabılarımı çıkarmamıştım. Ama sabah uyandığımda ikisi de yoktu. Acaba şu an klozete serenat yapan çam yarması mı çıkarmıştı? Bu düşünceyle kendi kedime kahkaha attım. O ukala herif kimseye yardım etmez be! Arada bir bana kaçmam için yardım ettiğini düşündüğüm de oluyor tabi ama sonradan 'kendi çıkarı için' olduğunu hatırlıyorum... Üstümdekileri de herhalde uyku sersemliğiyle, gece çıkardım da hatırlamıyorumdur...

Çam Yarması Bey lavabo kapısını açtı ve elindeki havluyla, ıslanınca daha da uzayan saçlarını tek eliyle kurulamaya başladı. Beline sardığı havlu da pek bir işe yaramış gibi değildi. Yani bakmadım ama, her şeyi belli oluyordu işte adamın... Hadi onu geçtim; bir de havluyu o kadar aşağı bağlamıştı ki kasıklarındaki dövmelerin tamamı rahatlıkla görülüyordu. Banyo konseri havasından çıkamamış olacak ki hala ıslık çalıyordu. Neden bilmiyorum ama bu adam ne kadar erkeksi olsa da dudakları sürekli ruj sürmüşçesine pespembeydi. Uyurken ve ıslakken daha pembe...

-Daha bakacak mısın küçük?

+Ben, bakmıy- Hey! Küçük mü?

Haklıydı ama, yatak ortada olduğu için lavabo kapısı yatak başlığının arka tarafında kalıyordu. Ben de kafamı geriye çevirmiş, yatak başlığının üzerinden bir süre bakınca; biraz haklı olabilir yani...

Sırıttı ve kafasını iki yana sallayıp bavulunu koyduğu, yatağın karşısındaki televizyon-ünite-dolap üçlüsünden dolaba yöneldi. Eline -daha önce hiç giydiğini görmediğimi fark ettiğim- bir eşofman ve sweatshirt geçirdi ve hala sırıtırken bir şey söylemek için arkasına, bana döndü.

-Boynun kopac-

Döndüğünde konuşması yarıda kesildi ve pembe dudakları boşluğa düşmüşçesine yapacak bir şey bulamadı. Alt dudağı konuşacakmış gibi oynuyor, ama bir şey söyleyemiyordu. Gözleri az önceki sırıtışını tamamlar gibi değil, dudaklarına eşlik edercesine boşluktaydı. Sanki bir oyuncak bebekmiş de pili bitiyormuş gibi takıldı ama saniyeler içinde elektrik çarpmasına benzer bir hareketle eski haline döndü. Boğazını temizledi ve gözlerini kaçırıp yatağın arkasında kalan koltuğa yöneldi.

Criminal (LarryStylinson)Where stories live. Discover now