28.BÖLÜM - YALNIZLIK

Start from the beginning
                                    

"Peder'i bari rezil etme "tezgâhın arka tarafına geçip getirdikleri poşetlerden birisini açtım "millet bizi deli sanacak "diye söylendim.

"Akıllı mıydın ki? "Espri adı altında söylediği saçma cümlesinin eşliğinde dirseğiyle koluma vururken poşetten çıkarttığım grissini paketiyle omzuna vurdum. Tekrar poşetleri boşaltma işlemine döndüğümde çıkan her abur cuburla birlikte gözlerimi abartılı bir şekilde devirdim. Bu kadar fazla ve gereksiz abur cuburu ne yapacaklardı?

"Kızım buzdolabına bir şeyler alalım dedim ama "Peder aklımdan geçenleri okuyormuş gibi konuştu "bu hayta senin yanında kaldığı zamanlarda ağzı boş dursun istemiyormuş. Bütün dolapların boşmuş "dedi onaylamaz bir ses tonuyla.

"Düşünmeniz yeterli Peder hiç önemli değil "Peder'i mahcup etmemek adına kurduğum cümlenin ardından Eskef'in aldığı abur cubur dağını mutfak dolaplarından birisine sığdırmaya çalışmış bu sırada Eskef'i bir araba dolusu azarlamıştım. Paketleri patlama riskine rağmen sonunda iki dolaba sığdırabildiğimde yalnız bırakmamak adına Peder'in yanına gittim.

"Sen evine yerleşeli epey zaman oldu ama hediyeni ancak şimdi getirebildim kızım "nereden çıktığı belli olmayan kutunun gizemi çözülürken mahcup bir ifadeyle Peder'e döndüm.

"Benim için çok şey yaptınız. Hiç gerek yoktu "elimi kutuya koyup Peder'e doğru hafifçe ittim "bunu kabul edemeyeceğim. Fazlasıyla mahcup oluyorum "dedim tebessüm ederek. İkisi de bu süre zarfında bana gereğinden fazla yardımcı olmuşlar yetmemiş şimdi de hediye alarak beni mahcup etmişlerdi.

"Kabul etmezsen bozuşuruz "Peder'in sahte kızgınlığı hoşuma gittiğinden dudaklarıma buruk bir tebessüm yayıldı. Babamın neredeyse çocukluğumda kalmış silik sureti zihnimde kudretli bir acıyla belirdiğinde gözlerimin buğulanmasına mani olamadım.

Peder'in ansızın babamı anımsatmış olması babamı özlediğim gerçeğini suratıma acımasızca çarparken onunla hiç Peder ile muhabbet ettiğim gibi muhabbet edemediğimi fark etmiştim. Buğulu gözlerimde beliren acıyı görmelerini istemediğimden tebessümümü olabildiğince genişleterek cilalı ahşap kutuyu önüme çektiğimde üzerine işlenmiş olan adıma baktım.

'Karaca'ya... 'Yalnızlığı iyice mesken tutmuş ruhuma yaraşır bir yazılıştı. Karaca'ydım. Yalnızca Karaca.

"Kutu birinci sınıf gürgen ağacından "Peder hediyesini tanıtırken merakla kutunun sürgü kapağını kaydırmış, nargile takımıyla karşılaşınca istemsizce dudaklarımdan bir kıkırtı kaçmıştı. "Döküm pirinçten yapılma. Rahat rahat kullanabilirsin, seni ömürlük götürür. Benim nargile takımını çok beğenmişsin. Eskef söyleyince senin için de bir tane yaptırdım "Peder'in o gün içtiği nargile takımının aynısı olan takıma bakarken dudaklarım şaşkınlıkla aralandı.

"Ben böyle bir şey söylemedim "kaşlarımı çatarak hızla Eskef'e döndüm "niye uyduruyorsun? "Sitemime karşılık alaycı bir tavırla dudak büktüğünde söze girdi.

"Gözlerin beğendiğini söyledi Esmer "aklımda Eskef'in telepati yöntemiyle zihnimi okumasından başka bir seçenek belirmezken Eskef'in gaipten çıkan olası mistik gücünü düşünmeyi başka bir zamana erteleyip Peder'e baktım.

"Zahmet etmişsiniz, çok güzel gerçekten teşekkür ederim "nargile takımını kapatıp dikkatli bir şekilde kucağıma aldığımda Peder ile konuşmaya devam ederken koltuğun karşısında duran küçük boy kitaplığın üzerine yavaşça koymuş tekrar onlara döndüğümde Eskef'i kahve fincanlarının olduğu tepsiyi taşırken görmüştüm.

"Konuşacağımız çok şey var "Eskef yavaş yavaş gelme amaçları hakkında konuşmaya hazırlanırken elindeki tepsiyi küçük orta sehpanın üzerine koyup kendini koltuğa attı. Koltuğun yanındaki küçük pufa oturduğumda gözlerim duvarın kenarında hafifçe sıyrılmış olan boyaya takıldı.

YORGUNWhere stories live. Discover now