3.BÖLÜM - GEÇMİŞ

2.4K 791 2.1K
                                    


Herkese merhaba! Üçüncü bölüm ile karşınızdayım. Oy, yorum ve destekleriniz için çok teşekkür ederim. Keyifli okumalar...


Bölüm Şarkısı: Lanterna - 1985



Çepeçevre beni kuşatan büyük bir yokluk hissi varlığını iyiden iyiye belli ederken odamda, evde, içimde neredeyse gözle görebileceğim kadar somutlaşmış koca bir boşluk vardı. Bir insan evinden, yaşadığı şehirden hatta ülkesinden bile gitse geride kalan insanlar için hiç var olmamış gibi oluyor muydu? 


Giden yoluna baktığı halde kalan insanlar için o kişinin yokluğuyla ve ardında bıraktığı anılarıyla boğuşmak durumunda kalmak çok sarsıcı bir durumdu. Bir insanın hayatına kaç yol, kaç kaçış, kaç terk ediliş sığardı? O koca boşluk bir gün kapanması mümkün olan bir boşluğa dönüşebilir miydi? 


Efsun'un evi ve bizleri terk etmesinin üzerinden tam bir hafta geçmiş o bir haftada annem ve babamı ancak toparlayabilmiştim. Eşyalarını bir araçla iş yerine göndermiş evdeki varlığını tamamen anılara teslim etmiştik. 


Zeynep ablam ve çocuklar birkaç gün bizde kalmış onlar da hem kendileri hem de annem ile babam biraz olsun toparlandığında evlerine gitmişlerdi. Giden gittiğiyle kalmış ardında bıraktığı insanlar aynı yaşam rutinlerine geri dönmüştü. 


Bu süre zarfında Kamer beni aramış ablamın gidişinden haberdar olduğunu söyleyerek beni şaşırtacak bir karar verip birkaç gün beni kendimle bırakmaya karar vermişti. Bende burnumu yere indirmemiş inceden laf sokup telefonu suratına kapatmıştım. Oturduğum yerden kalkıp kafamı dağıtmak adına çiçekleri -bugün üçüncü kez- düzeltmek için hareket geçtim. 


Bugün Kemal amca ve Zümrüt teyze hastane işleri nedeniyle dükkâna gelmeyecekti. Tek başıma olmam beni biraz daha rahat hissettirirken kafamı toplamam içinde bir fırsattı.


"Bakar mısınız? "Sesin geldiği yöne doğru döndüğümde uzun zaman sonra onu görmenin vermiş olduğu şaşkınlıkla öylece kaldım. Sarı saçları, yeşile çalan ela gözleri, uzun boyu ve giydiği takım elbisesiyle Sinan uzunca bir zamandan sonra karşımda duruyordu. Hafifçe bir sakal bırakmış saçlarını özenle tarayıp şekillendirmişti. Beni görmeyi beklemediği yüzünün girdiği garip şekilden belliydi. Bu şehir bizi karşı karşıya getirecek kadar küçük müydü? Madem buraya müşteri olarak gelmişti önümüze serilen koca geçmişi çiğneyip hiçbir şey olmamış gibi yapacaktım.


"Size nasıl yardımcı olabilirim? "Dedim çiçeklere bakarak. O şu an benim için çiçek almak isteyen müşteriden başka bir şey değildi. Koluma dokunduğunda ani temasıyla irkilerek geri çekildim. Bana öylece yaklaşabileceği zamanlar artık çok geride kalmıştı.


"Seni gördüğüme inanamıyorum "dedi kısık bir sesle. Yüzüne yansıyan şaşkınlık ses tonuna da bulaşmıştı. Yeşile çalan ela gözleri hala bana bakarken başımı çevirdim.


"Ne istemiştiniz? "Yeni düzenlediğim etrafa bakarak tekrar konuştum "depoya inmem gerekiyor biraz çabuk olur musunuz? "Dedim bıkkınlıkla. Tek isteğim bir an önce alacağını alıp gitmesiydi.

YORGUNWhere stories live. Discover now