16.BÖLÜM - KARAR

914 260 902
                                    


Herkese merhaba! On altıncı ve hatırı sayılır bir uzunlukta olan bölüm ile karşınızdayım. Oy, yorum ve destekleriniz için teşekkür ederim. Yıldızı parlatmayı unutmayalım! Seviliyorsunuz, keyifli okumalar...


Bölüm Şarkısı: Nosak - Random Things


Her şeyimi benden aldıklarında hayatın bana sunduğu bütün dikenli yollar arasında en kirlisini tercih etmek durumunda kalmış payıma düşenden çok daha fazla olan mağlubiyeti kucaklamıştım. O kadar bitmiştim ki benden geriye kalan yaralı bir ruh, ölmüş bir yürek, çürümüş bir gülüştü. 


Şimdi ise hayallerim gerçekleşemeyecek kadar uzaklaşmış, hakikatler büyük bir hırçınlıkla yakama yapışmıştı. Sahi kimi kandırıyordum? Uzaklaşacak kadar bile bir hayalim kalmamış acısıyla sinemi hüznüm ile hoyratça dağlamıştım. Böyle öldüm ben. Böyle öldürdüler beni. Terk edilmişliğimle ağlarken keder yüreğime ağır gelmiş yükünün altında beni ezmişti. 


Canı cehenneme merhametsiz olanın. Canı cehenneme ruhları öldürenin. Canı cehenneme sürekli gidenlerin, yaralayanların, bırakanların... Bu nasıl bir acı? Acım içimdeki ateşimi besliyor gittikçe büyümesine sebep oluyordu. İçimdeki ateş sadece beni değil herkesi, her şeyi yakacak geride hiçbir şey bırakmayacaktı.


"Açıklama yapamayacak kadar şaşkınım Mustafa Bey "mezarın başına geldiğimde kucağımdaki papatyaları mezarın üzerine bıraktım. Gözümden akan bir damla yaşı silip kendime hakim olamayarak iki elimle sıkıca toprağı tuttum. Islak toprak kokusunu içime çekerken ıslanan zemine aldırmamış dizlerimin üzerine çöküp yere oturmuştum. Kollarımı mezar taşının üzerine koyduğumda başımı sağ kolumun üzerine yatırıp soğuğa aldırmadan adının yazdığı mermer taşa baktım.


"Umarım papatyaları seviyorsunuzdur "mezara doğru hafifçe eğilip bir sır verir gibi konuştum "çalıştığım çiçekçiden sizin için aldım "sesim titremeye başladığında kulaklarıma çarparak tuzla buz olurken konuşmayı bıraktım. Bu sabah Hakan Çıray Kamer'in evine sürpriz bir ziyaret yaptığında ikimiz de şaşkınca ona bakmış Kamer şaşkınlığı hemen üstünden atarak beni arkasına çekmiş sonrasında odadan çıkmıştı. 


Ne konuştuklarını bilmemekle beraber bir süre sonra yanıma adeta sinir küpü olarak dönmüş üzerine gitmek istemeyerek evinden sessizce ayrılmıştım. Bürodan çıktığımda ise Kamer'in babası Mustafa Bey'in mezarını ziyaret etmiştim. Karanlık etrafa çöktüğünde gökyüzüne bakmış sonrasında gözlerimi getirdiğim papatyaya doğru çevirmiştim.


"Babamın adına sizden özür dilerim Mustafa Bey. Bu özrün sizi geri getirmeyeceğini bildiğim gibi Kamer'in acısını dindirmeyeceğini de biliyorum ama elimden gelen tek şey bu "derin bir nefes alarak ellerimi mezarın üzerindeki toprağa bastırıp gözümden akan bir damla yaşı sert bir şekilde koluma sildim. "Affedin beni. Oğlunuzun hayatını da kendi hayatımı da mahvettim "ellerimi mezarın üzerinden çekip dizlerimin üzerine koydum "üzgünüm "diye fısıldadığımda usulca ayağa kalkarak çamurlu ellerimi dizlerimden çektim.


"Ne işin var burada? "Bakışlarımı sesin geldiği yöne çevirdim. Karşımdaydı. Karanlığa rağmen onu görebiliyordum. İşte tam orada duruyordu. Kalbimi parçaladığı yerde. Kuzguni gözleri bana buz gibi baktığında sessiz kalmış bunu yadırgamadığından yanıma gelerek iki elimi de tutmuştu.

YORGUNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin