10.BÖLÜM - YARA

1.3K 360 1.7K
                                    

Herkese merhaba! Onuncu bölüm ile karşınızdayım. Oy, yorum ve destek veren herkese çok teşekkür ederim. Destekleriniz benim için çok kıymetli. Hepinize keyifli okumalar dilerim...



Bölüm Şarkısı: Ghostly Kisses - Spellbound (Acoustic)

Dünya bizim yaşayıp gördüğümüz kötülükler kadarıyla değil yaşayıp daha fazla kötülük göreceğimizi anladığımız ilk andan itibaren yaşamı çekilmez kılıyordu. Nefes almamın fazlalık olduğunu düşündüğüm bir zaman diliminde beni içine çektikçe çeken kederin kalbimin aynasına yapışıp kendini görünür kıldığını fark ettim. Bir insan kaç yerinden darbe alabilirdi? Kaç kere yıkılırdı? Bir insan çok sefer darbe alma ve sayısını unutacak kadar çok yıkılma durumuna ev sahipliği yapıyordu. 


Biz insanlar her şeyi mahvetmeyi çok ama çok seviyor hatta içimizden bazılarımız bundan keyif bile alıyordu. Hatayı hep karşımızda arar hep karşımızdaki kişiyi suçlarken asıl suçlunun kendimiz olduğunu hep atlıyorduk. Bende suçluydum. Bunca zaman bütün gerçeklerden bihaber yaşadığım için, sadece kendi acılarıma odaklandığım için suçluydum. Muhtemel benim babam yüzünden derinden acı çeken bir insanı göz ardı etmiştim. 


Bizim hikâyemizde tek suçlu ben değildim. Suçlular vardı. Bizim hikâyemiz öyle bir hikâyeydi ki karanlıkta olanı yerin en dibine çeker ve oraya hapsederdi. İntikam kan susayan gözleriyle beni izliyor bilenmiş dişlerini her gün biraz daha geçiriyordu ruhuma. Acılarımın bir çığ gibi büyüdüğü zamanda ' neden tek başımayım? ' diye soruyordum kendime. 


Yine içim kadar karanlık bir gecede yine ağlarken yine ve yine yalnızlığın koynundaydım. Gözyaşlarım yüreğime bekçilik yaparken kırgınlığıma bir çare bulamıyordum. Konuştuğu kelimeler birer cam parçası olmuş, tutup atmak istediğimde avuçlarımı kesmişti. Sözlerine ayırdığım yüreğim fazlasıyla ziyan olmuş beni üzmek istemişse kuşkusuz başarmıştı. Üzülmekten çok daha fazla hasara sahiptim. Saatlerdir onu görmüyordum. Nefretle günün konuşmasını yapıp patronun kim olduğunu tekrar hatırlattıktan sonra ağzımı açmamış tek bir kelime dahi etmemiştim. Beni iş yerine bıraktıktan sonra ne o ne de ben birbirimizi aramıştık. 


Şimdi ise gece vakti zifiri karanlıkta zihnimin duvarlarına çarpan sözleriyle oturuyordum. Yatağımın başlığının arkasındaki perdeyi sokak lambasının ışığını görebilecek kadar sıyırıştım. Uzun zamandır yaşadıklarıma en ufak bir duygusal tepki vermezken Kamer'in son sözleriyle artık iyice dolmuş gecenin bu vaktinde ağlayarak taşmıştım. Kaç saattir ağladığımı bilmeden kendimi durduramıyor hala ağlamaya devam ediyordum. Evdeki herkes yataklarında sükunet içinde uyurken ben üzüntünün o soğuk mecrasında yüreğimi kesen ıstırap ile birlikteydim. Tarumar olmuş benliğim bitkin bir şekilde kollarımdaydı artık. 


Benim bir noktam yoktu. O anı onunla paylaşmaya daha önce eşi benzeri olmayan isteğim yerini kendimi bir urganla asma isteğine dönüştürmüştü artık. Ağlamam stabil bir hale geldiğinde sessizce yerimden kalkıp lavaboya gittim ve musluğu açtım. Avuçlarımı uzattığımda dolan soğuk su içime bir ürperti verse de iyi geldiğinden yüzüme avuç avuç su çarpmaya başladım. Bir yerden sonra yorulunca suyu kapatıp ellerimi lavabonun kenarına koydum ve başımı kaldırıp aynaya baktım. 


Gözlerim ağlamanın hakkını sonuna kadar vererek balon gibi şişmiş, yüzüm esmer tenime rağmen epeyce kızarmış ve sızlıyordu. Aynaya bakarken tek görmek istemediğim o olmadığını kendimi de görmek istemediğimi fark etmiştim. Her şeyi geride bırakıp gitmeye o kadar çok ihtiyacım vardı ki... Unutamadığım tek şey bütün unutmaya çalıştıklarımdı. 

YORGUNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin