⚜️39.BÖLÜM YENİLENDİ⚜️

22.2K 727 63
                                    


MERHABA ARKADAŞLAR DUYURUDA DA BAHSETTİĞİM GİBİ 2 SENE ÖNCE YAZDIĞIM BİR KAÇ ERGENCE HATALAR DAN DOLAYI YAZDIĞIM 2-3 BÖLÜM HİKAYEDE KOPUKLUĞA NEDEN OLDU SİZLER VE BEN BU DURUMDAN RAHATSIZ OLDUĞUM İÇİN BİR ŞEKİLDE DÜZELTMEK AMAÇLI ARAYA YENİ BÖLÜMLER YAZARAK HİKAYEYİ ELİMDEN GELDİĞİNCE NORMAL BİR ŞEKİLDE İLERLETMEYİ AMAÇLIYORUM.
🚫🚫
Şafak aydınlatırken geceyi dökülmesin yaş o boncuk gözlerinden sevdiğim. Senin teninde kayan her bir damla tuzlu göz yaşı yakar avuçlarımdaki derin yaralarımı.Bırak Gülüm ,bırak Nergisim,bırak Menekşem,bırak mis kokulu Hanımelim bırak aksın ruhumuzdan acılar, kaybolsun gökyüzünde dertlerimiz,kırıldıklarımız,
üzüldüklerimiz.
Sen yeterki bir tebessüm kondur o hüzünlü çehrene , ben yanacağımı bile bile uzaktan izlerim güneşin üzerinde dans eden ışıklarını.
Gözlerim kör olsa bile şu aciz yüreğim hisseder senin sevincini, yeter ki sen var ol sevdiğim yeter ki var ol.
Karanlık hapsetse de benim ruhumu , sen yüreğimi aydınlatan tek bir kibrit çöpü ol, ben yanacağını bile bile ruhumla kucaklarım seni...

(Ahraz  Atlas)

Barlas elindeki kalemi bırakıp gözlerini soluk renkli kağıdın üzerinde gezdirdi.
Az önce kalbinden dökülmüştü bu satırlar kaleminin ucundan defterine.Sevdiği için akmıştı mürekkebiyle karışık sevdası kaleminin ucundan.

Bu defter Barlasın değil Ahrazın defteriydi. Bu defterde Ahrazın sevdası vardı.
Ahrazın yüreği söyletiyordu ona bu sözleri. Hiç bir zaman Barlas girememişti bu sevdanın arasına . Barlas Akayı bilmezdi.Ahraz bilirdi Akayın neyi sevip sevmediğini.Ya da ne zaman üzüldüğünü ne zaman mutlu olduğunu. Hangi rengi sevdiğini. Hangi şiiri ,hangi kitabı,hangi diziyi,hangi filmi,ya da hangi şarkının sözlerinde dalıp gittiğini.

Barlas sadece Ahrazın masumluğu ile diğerleri arasında kurulan duvardı.

....

Geç kız bir kolunda Mina bir kolunda Ateş ile beraber arabadan indirildiğinde önce karşısındaki eve baktı. Dayısının eviydi burası. İstememişti.Bunca zamandır deli gibi sevdiği  onsuz nefes alamam dediği adamın yanında değil de her ne kadar gerçekleri ondan saklayanlardan biri de olsa el mecbur gururunun tek müsade edebildiği kişinin evine geldi.

Ama sol yanında derin izler bırakan acılar onun her kapı eşiğine götüren adımlarının duraksamasına neden oluyordu. Aslında şu an tek ihtiyacı  olan yalnız kalmaktı. Yalnız kalıp önce yaşanılan bunca şeyi kendi içinde sindirmeliydi. Akay herkes den kaçıp 'kimseyi istemiyorum,bundan sonra yalnız yaşayacağım' durumlarına girecek kadar aptal değildi. Sadece zihnindeki bazı şeyleri kendince anlamlandırması gerekiyordu. Bu her ne kadar dışarıdan kolay görünse bile yaşamayan bilemezdi. Akayın çevresindeki çoğu kişinin dilinden 'seni anlıyorum.' gibi sözler dökülse de bu kimsenin kolay kolay hazmedemeyeceği bir şeydi.

Şimdiye kadar dünyada milyonlarca annesi babası veya hiç kimsesi olamayan bir sürü çocuk,genç,yetişkin,ve yaşlı vardı. Bazı insanlar bu durumu o kadar çok normalleştiriyordu ki. Sanki yoldan geçen her insanın başına geliyormuş gibi. Halbuki o insanlar nereden bilecekti bir başkasının evinde yıllarca sığıntı gibi yaşamayı,kim nereden bilecek ki her gece o yatağa uzanırken insanın içinde ki muhtaçlık duygusunun ,diken misali insanı acı acı batmasını , kim nereden bilecekti o sığıntı gibi yaşadığın evde bir lokma ekmeği yutarken kaç kez boğazının düğümlendiğini ya da bir yudum suyu içerken 'acaba birilerinin gözüne batıyor mu?' diye düşünmeyi kim nereden bilecekti. Her ne kadar yanındaki insan canından kanından da olsa kendi evinde , kendi malında mülkünde ki rahatlığı hissedemezdi.Belki şimdi dışarıdan size çok abartılı gelebilirdi ama yaşayan bilirdi, yaşayan çekerdi.

PATRON vs ASİSTAN Waar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu