27.BÖLÜM

8.6K 847 170
                                    

 "Bana sana verdiğim sözü nasıl tutacağımı söyle

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

 "Bana sana verdiğim sözü nasıl tutacağımı söyle...!"

Pamir ifadesizliğini korumaya çalışırken aynı zamanda gözlerime bakmaya devam ediyordu. Nefes alış verişim hızlanmış, öfkem kanımda çağlamaya devam ederken sorumun cevabını almak için sabırsızlanıyordum. Derin bir nefes alıp daha sakin olmasını umduğum bir sesle son kez sordum:

-Pamir... Annemi nasıl geri getireceğimi söyle. Lütfen... Lütfen bunu benden saklama! Hem neden susuyorsun? Onların geri gelmesini istemiyor musun? Sorum sonunda ağzını açmasını sağlamıştı:

-Sorun onları isteyip istememem değil!

-Öyleyse ne? Sorun ne...? Neden nasıl yapacağını bildiğin halde onları kurtarmadın? Neden bunu bize söylemedin!? LANET OLASI ÖFKEN Mİ, HA!? SEBEBİN BU MU!? Annenden vazgeçecek kadar mı nefret ediyorsun, Rima' dan ve Ezrak' tan!? Derin bir nefes aldı. Öfkesi kaça katlanmıştı hesaplayamıyordum. Ama geri adım atmaya niyetim yoktu. Madem şartlar bu denli sertti ben de sert olacaktım! Oyunu kuralına göre oynayacaktım! Son darbemi indirmek için, kelimelerimin ucunu biraz daha sivrilttim:

-Annen böyle davrandığını görseydi senden utanırdı! Babana olan öfken yüzünden, ondan vazgeçtiğini görseydi... Senden utanırdı! Sözlerim, Pamir' in sinirden gözlerinin dolmasına, yumruğunu ve dişlerini sıkarken dişlerinin gıcırdamasına sebep olmuştu. Soğuğu kanımı donduruyordu. Çünkü son sözlerimi kimseye açmadığı yarasına saplamış, onu en çok kanatan yerinden vurmuştum!

Üzerime doğru seri adımlarla geldi ve beni omuzlarımdan tutup sertçe arkamdaki duvara çarptı. Ve duvara bastırmaya devam etti. Canım yanmıştı, hatta yanıyordu ama pes etmeye niyetim yoktu. Buraya kadar gelmişken geri dönemezdim. Bu kez konuşması için her şeyi yapacaktım! Buz gibi nefesini bana bir karıştan da yakın bir mesafedeyken yüzüme doğru serbest bıraktı. Burnundan saf öfke soluyordu! Sıkılı dişlerini gevşetmeden, konuştu:

-Hiçbir şey bildiğin yok! Bu yüzden tek kelime daha etmeyeceksin! ANLADIN MI BENİ!!? Soğuk bağırışlarına gözlerimi bile kırpmadan karşılık verebilmek için kendimle savaşıyordum. Geri adım atmamak için de...

-SUSMAYACAĞIM! Susarak bir yere varamıyoruz görmüyor musun!? Madem hiçbir şey bildiğim yok, anlat da bileyim öyleyse!

-Evet! Nefret ediyorum! OLDU MU!? O lanet adamdan da, onun yalan aşkından da nefret ediyorum! Annemin ve benim hayatımı karartan herkesten nefret ediyorum! Sıktığı omuzlarımın ağrısına dayanamayıp, ayağına sertçe bastım ve afallamasından faydalanıp, onu geriye doğru ittim. Daha sonra az öncekine nazaran daha sert bir darbeyle onu arkasındaki duvara çarptım. Canı yanmış mıydı bilmiyordum ama öfkesinin katlanarak arttığına şahitlik edebiliyordum. Ellerimi göğsüne dayayıp, onu duvara sabitlerken:

-Öyleyse neden susuyorsun, ha!? Yüzleş onlarla! Bırak da uyansınlar! Daha sonra kimden hesap soruyorsan, sor! TÜM HESABI KENDİNE KESMEYE SON VER ARTIK!! Dedim. Öfkeli gözleri onu göğsünden duvara bastıran ellerime kısaca kaydıktan sonra kollarıma aşağıdan yukarıya doğru vurdu. Bu darbeyle kollarım yukarı doğru hafifçe savrulmuşlardı. Pamir, bileklerimi havada yakaladıktan sonra bedenimi sırtım ona dönecek şekilde ters çevirdi. Yüzüm karşı duvara gelecek şekilde, ellerimi bileklerimden belimde kelepçeledikten sonra da beni az önceki yere yeniden bastırdı. Yüzümün duvara çarpması, canımı az öncekine nazaran daha çok yakmıştı. Ve kaburgalarım sızlıyordu. Soğuk nefesi kızıl saçlarımın arasından süzülüp enseme batmaya başladığında yeniden konuşacağını anlayıp kulak kesildim. Şimdi pes edemezdim! Dayanmalıydım...!

AYKIRI:2 UYANIŞWhere stories live. Discover now