2.BÖLÜM

9.2K 1K 252
                                    


Yemek esnasında Arat' ın birkaç esprisi ve Afşin' in hayat dersleri dışında pek konuşmamıştık

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Yemek esnasında Arat' ın birkaç esprisi ve Afşin' in hayat dersleri dışında pek konuşmamıştık. Üç aydır Pamir ve öncekine nazaran artan soğukluğu artık yalnız bana karşı değil, tüm Elementa halkına karşıydı. Herkesi tersliyor, kimseyle üç kelimeden fazla konuşmuyordu. En önemlisiyse sabah gün doğmadan Elementa' dan ayrılıyor (yemek saatleri haricinde) akşam çok geç saatlere kadar da dönmüyordu. Nereye gittiğiniyse kendisinden ve atı Aşkar' dan başka kimse bilmiyordu. Yani yemek yemek ve uyumak dışında yerleşkede kalmamaya özen gösteriyordu. Başlarda bunun geçici olacağını düşündüğümüz için kimse bir şey söylememişti. Düelloyu kaybetmeyi hazmedemediği için kimseyle muhattap olmak istemiyor ve olanları unutmak istiyor, bundan dolayı böyle davranıyor diye düşünmüştük. Fakat üç ayda değişen hiçbir şey olmamış, Pamir hala aramıza dönmemişti. Hoş, önceden de çok aramızda sayılmazdı belki ama şimdi ki kadar keskin çizgileri de yoktu. Ona derdinin ne olduğunu sorup yardım etmeye çalıştığımızdaysa aldığımız tek cevap: 'Yalnız kalmak istiyorum!' ya da (özellikle bana): 'Benden uzak DUR!!' oluyordu...

Bense tüm bunlara rağmen Pamir' i elimden geldiğince yalnız yakalamaya, onunla konuşmaya çalışıyordum. Hatta dinlemese bile her gün ona, o gün yaptıklarımı anlatıyor, bazı konularda yardımını istiyordum. Bunca zamandır hiçbirisine cevap alamamış olsam da pes etmeden çabalamaya devam ediyordum.

Bir keresinde her sabah erkenden nereye gittiğini öğrenmek için ben de erkenden kalkıp peşine düşmüştüm. Fakat beni yakalamış bir de üstüne güzelce fırçalamıştı. Buna rağmen, söz dinlemeyip onu tekrar tekrar takip etmiştim ama her defasında beni atlatıp ortadan toz olmayı başarmıştı, bay gizemli! Bugün de aynı rutinimize koyulmuştuk işte. O önde ben arkada ahıra doğru gidiyorduk. Pamir atını alıp yeniden ortadan kaybolmadan önce onunla konuşmalıydım. Koşar adım yanına gittim ve (yine) beni dinlemediğini bile bile konuşmaya başladım:

-Nereye gideceksin? Artık bana da söylemelisin. Bak seni yine takip edeceğim ve biliyorsun bir gün mutlaka öğreneceğim! Neden beni yormak ve işleri uzatmak yerine, uzlaşmayı denemiyoruz? Üç aydır peşinde koşuyorum, vazgeçmeyeceğimi hala mı anlamadın? 'Oyun daha yeni başlıyor!' dememiş miydik!? Ne bu kaçışların, ne zaman vazgeçeceksin bundan? Sen ve ben iyi bir ekip olabiliriz!! Pamir, sözlerim üzerine birden durdu. Tabii bu beklenmedik hareketi karşısında, kendimi ayarlayamadığım için ben birkaç adım daha ilerlemiştim. Hemen durdum ve arkamı döndüm. Çattığı kaşlarının ardından:

-Sen ve ben!!? Sen ve ben, aynı cümle içinde bile OLAMAYIZ! Bunu o küçük aklına sok!! Dedi ve daha hızlı yürümeye başladı! Bense bunlara ve daha fazlasına bağışıklılık kazandığım için hiç alınmadan yeniden koşmaya başladım, onu tekrar yakaladıktan sonra:

-Öyleyse düelloda konuştuklarımız neydi!? Zihnini okudum. Bana zarar vermeyeceğini söyledin. Yemin ettin! Oyun daha yeni başlıyor derken, birlikte olacağımızı düşünmüştüm.

AYKIRI:2 UYANIŞWhere stories live. Discover now