17.BÖLÜM

7.9K 803 243
                                    


Odam neden bu kadar soğuktu böyle!? Ah! Mimi, odamın penceresini mi açmıştı yoksa!? Uykumun bölünmemesi için direnirken, Mimi' ye söylendim:

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Odam neden bu kadar soğuktu böyle!? Ah! Mimi, odamın penceresini mi açmıştı yoksa!? Uykumun bölünmemesi için direnirken, Mimi' ye söylendim:

-Mimi! Pencereyi mi açtın? Tanrım!! Odam neden bu kadar soğuk!? Cevap beklemeden örtüyü üzerime çektim ve küçülebildiğim kadar küçüldüm yatakta. İyi de odam gözlerimi açmasam bile aydınlığını anlayacağım kadar parlak olurdu sabahları. Şu an neden kapalı gözlerime batan bir güneş ışığı yoktu?? Hem pencere açık değil miydi? Peki ya bu koku neyin nesiydi!? Yağmur mu yağıyordu? Hmm... Bu kokuyu tanıyordum... Pamir... Bu kesinlikle onun kokusuydu. Örtüyü tepinerek belime kadar indirdim ve gözlerimi açmadan güneş ışığını yeniden kontrol ettim. Ellerimi, kollarımı, bacaklarımı açmak için, adeta çarmıha gerilmişcesine gerindim. Ve ağzımı uzaydaki kara delikler gibi kocaman açarak hunharca esnedim! Tabii ki o sesi de çıkarmayı ihmal etmemiştim:

-Hııaaaaoooomm...

Tanrım! Uzun süredir böyle kraliçeler gibi hissetmemiştim. Dün gece hiç kabus görmeden ve deliksiz bir uyku çekmiştim. Yatağım hep böyle rahat mıydı cidden? Daha önce fark etmemiştim... İyi ama şu an uyanıksam neden hala Pamir' in kokusunu alıyordum? Koku ve soğuk rüya değil miydi!? Bir dakika!! Uyurken beş duyu organınla algılayamazsın ki!! Yani bu... Bu demek oluyor ki!! Esnemek için açtığım ağzımı hızla kaparken, gözlerimi de aynı hızla açtım! OLAMAZ!! Ben dün gece... Tanrım! Rüya gördüğümü sanmıştım! Ben cidden Pamir' in odasında, onun yatağında uyumuştum! Hah pardon düzelteyim: Uyuyordum, yatıyordum! Ve az önce hunharca tepinip, esnerken de izleniyordum!! Bilinçaltım beni teselli etmek için en yapmacık gülümsemesiyle: "Üzülme canım. O alışkın senin en rezil hallerine(!). Ee sen de rezil olmak için doğmuşsun. Yani hiç sorun yok ortada...!" diyerek başımdan aşağı dökülen kaynar suyun altındaki odunlara bir odun daha eklemişti!

Az önce tepeleyerek üzerimden attığım örtüyü ucundan tuttuğum gibi üzerime çektim ve Pamir' in bu şaşkaloz halime dişlerini göstererek gülümsemesini görmediğimi varsaymaya çalıştım. Tanrım! Hala bana bakıyordu. Çalışma masasının başında, kalçasını masaya dayamış, kollarını göğsünde birleştirmiş ve resmen SIRITIYORDU!! Saçları dağınık ve ıslaktı. Duştan yeni çıkmış olmalıydı.

Örtüyü iyice yukarı çekip yeniden altına girdim ve tamamen kayboldum. Keşke gerçekten kaybolabilseydim! Şu an ışınlanabiliyor olmak için her şeyimi verirdim! Ya da yok olmak için! Ya da Pamir' in hafızasını silebilmek için... Ya da...

-Heyyy! Tembel! Kalk artık! Sabaha kadar uyuduğun yetmedi mi!? Ah! Kahretsin... Bana öyle bakarken nasıl çıkacaktım yataktan!? Az önce en doğal halimi (resmen hayvanat bahçesinden, doğal ortamına salınmış boz ayılar gibi olan, doğal halimi) görmüştü!! Bir daha yüzüne bile bakamazdım!! Lütfen tavan yarılsın ve odama geçeyim. Evet ya! Hızla alev alsam tavandan geçebilir miydim acaba!? Bilinçaltım küçümseyen bakışlarla: "Sabah sabah çok zekisin! Ayrıca Pamir bu kez de yatağını yaktığın için o kılıcı boynuna dayar! Seni bilmem ama ben canımı seviyorum!" diye laf sokmaktan geri kalmamıştı.

AYKIRI:2 UYANIŞWhere stories live. Discover now