《24》Dünya Ahiret Bacımdır.

En başından başla
                                    

Gözlerimi pörtletince cevap verdi.

"Ne bileyim. Çalışmaları çok kaliteli. Yakında ortak oluruz."
"Ahenk! Dalga geçme. "
"Utku benim,"
"Evet? "
"Dünya ahiret bacımdır."

Ayaklarımı yere vurarak Erva'yı dürttüm.

"Ender adlı varlıktan bahsedersen üzerine kusarım."

"Belki Ender demeyecektim nereden biliyorsun?" dedim heyecanla

"Ender diyecektin." diyip kestirip attı.

"Ooof! Ben kimse ile elti olmayacak mıyım? Tek başına kaldım! Sap kalmak iyiydi en azından! "

"Gerizekalı biz senin kardeşiniz eltin olmamıza ne gerek var." dedi Bediz söver tonda.

Hepsi de Bediz'e katılan bakışlar yollayınca sinirden köpürdüm artık.

Ben çok çabuk sinirlenmezdim aslında.

Zümrüt her zaman sakin olmuştur. Sinirlenmek yerine mantığını kullanıp karşısındakini alt eder.
Erva çok sinirlendiği zaman kriz geçirebilir ama genel olarak altı kaynarken üstü serin olanlardandır. Öfkesini gizlemeyi bilir.
Bediz kolay kolay sinirlenmez ama sürekli öfkeli gözükür.
Ahenk ancak çok sinirlendiğinde direk karşısındakine dalardı.

"Yeter! Ben gidiyorum. "

Kapıdan çıkınca karşımdaki Atakan'ı görmemle yavaşladım.

"Efta? Tam da sana geliyordum. Ne yapalım, "
"Şimdi olmaz Atakan üzgünüm. "

Surat ifadesi bozulunca dayanamadım. Yanağına bir öpücük kondurup konuştum.

"Bu akşam görüşelim."
"Olur."

Gülümseyince ben de zorla gülümseyerek arkamı döndüm.

Sinirlenince tek yaptığım şey çikolata yemekti. Çok acayip gelse de her ısırıkta biraz daha yatışıyordum.

Arkadaşlarımın gözünde hep kırılgan duygusal gözüktüğüm için benle doğru düzgün konuşamıyorlardı. Tabi bu eski arkadaşlarım için geçerli. Ahenk, Bediz, Zümrüt ve Erva beni hep anlamışlardır. Çok ani çıkışlarım olsa da onları üzdüğümü hissedip özür dilerdim abartmadığım zamanlardaysa onlar benden özür dilerlerdi ya da dilemeseler de belli ederlerdi.

Elimdeki çikolatayı görünce ne zaman aldığımı hatırlayamadım. Omuz silkerek bir parça daha ısırdım.

Tadı çok güzel! Bu hayatta en sevdiğim şey çikolata. Tabi ailem ve arkadaşlarımdan sonra.

Paketi çöp kutusunun içine atınca kenarda ağlayan bir erkek gördüm. Ağlayan insanlar benim en hassas yönüm olmuştur. Ağlayanlara asla dayanamaz, en az onlar kadar üzülürdüm.

Hem de bir erkek olduğu için geçerli bir sebebi vardır elbette.

Yanına gidip omzuna dokunduğumda irkilip bana baktı.

"Neden ağlıyorsun? "

Ellerini daha da yüzüne kapatınca yanına geçtim.

"Korkuttuysam Özür dilerim. Anlatmak zorunda değilsin ama rahatlamak istiyorsan bana güvenebilirsin."

Elleri ağzındayken konuşmaya başladı.

"Bugün ... sevdiğim kız beni terk etti. Sueda, onu çok seviyorum. "

Hıçkırıklarının arasından bunları söyleyince gülümsedim. Sonra bu durumda gülmenin ayıp kaçacağını fark edip kendimi toparladım.

"Babası yazışmalarımızı yakalamış. Çok kızmış. Sueda da bu yüzden benden ayrılmak istediğini söyledi. "
"Anladım. Ama bence bu bir engel değil. Herkesin ailesi bu olaylara sıcak bakmaz. Ama eminim onun ailesi kızının iyiliği için böyle bir tepki vermiştir. Merak etme. Her şeyin muhakkak bir çözümü vardır. "
"Sen benden büyük müsün?"
"15 yaşındayım."
"İnanamıyorum ben daha büyüğüm senden. Ama konuşmaların çok mantıklı. "
"Akıl yaşta değil baştadır akıllım."
"Klişe! "

Yatılı OkulHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin