25 Bölüm

143 10 142
                                    

Biliyorum Geç oldu Kusura bakmayın. Bayram temizliği nedeniyle Geç kaldım. Şimdiden kurban bayramınız kutlu olsun. Ayrıca geçmiş
30 Ağustos Zafer kutlu olsun. Ne mutlu Türküm diyene.
Ayrıca medya da Gölge var...

JENNİFER

Alex'in gidişinin ardından polisler ve bütün mahalle başımıza toplandı. Tabi dağıtmak biraz zaman aldı ama polisler ve Liam'lar sayesinde daha çabuk oldu. Liam'ın ya da diğerlerinin soru sormasını beklerken onlar tam tersini yapıp hiç bir şey sormadan bize yardımcı olmaya başladılar. Ya böyle durumlara alışıklar ya da bize sadece destek olmak istiyorlar. Hangi nedenle olursa olsun bu gün yaptıklarını unutmayacağım.

Bahçe masasına oturmuş polislerin Clary'ın ifadesini almasını izliyordum. Bir anda önüme, buharı üstünde beyaz bir kupa bırakıldı. Kafamı çevirdiğim de Liam gülümseyerek bana bakıyordu. "sana papatya çayı yaptım. Kötü bir geceye iyi gelir" dedi gülümseyerek. Bende ona gülümseyerek kupama uzandım. Güzel kokuyor. Polis, Clary'ın da sorgusunu bitirince bana döndü. "Clary'ın ve Kristen söylediklerine harfiyen katılıyorum." Dedim ona söz hakkı tanımadan. Zaten bir şey de bilmiyorum ki. Hiç birimiz bilmiyoruz. Alex hariç. O da arabaya atlayıp gitti. Polis bize bakarak; "Tamam o zaman diğer arkadaşınız yarın sabah polis merkezine gelip ifade versin. Unutmayın. Ayrıca iki gün boyunca eve giremezsiniz " dedi. Son söylediği şey ile tek kaşım havaya kalktı. " neden?" diye hırsla sordu Kristen. Uykusu bölündüğü için öfkeliydi ve tabi ki uykusuz. Öfkeli ve uykusuz. Karşınızda Kristen Stark. "çünkü hanım efendi eviniz olay yeri. Eviniz aranacak." Dedi. Aranacak mı? Lanet olsun olamaz olmamalı. Gizli kapılar, silah odaları... "böyle bir hakkınız yok. Olay yeri evimizin bahçesi ve dış kapı. Evin içini hangi hakla aramayı düşünüyorsunuz komiser?" dedi Clary. Herkes şaşkınlıkla ona döndü. "saklayacak bir şeyiniz mi var bayan Fray?" dedi şüpheyle. "herkesin saklayacak bir şeyi vardır komiser. Ama biz biliyorsunuz ki büyük bir Holding'in sahibiyiz. İşlerimizi, anlaşmalarımızı gizli tutarız." Dedi yine aynı sakinlikle. "sizin anlaşmalarınız umurumda bile değil küçük hanım " dedi sinirle. "Üzgünüm ama size ve adamlarınıza güvenmiyorum. Bu yüzden de evimize arayamazsınız " deyip son noktayı koydu Clary. Clary'ın sert ve kesinlik bildiren sesine polis karşı çıkmadı. Sadece bir peki deyip yanımızdan ayrıldı. "şimdi birde başımıza otel işi çıktı. Aman ne harika"Dedi Kristen sinirle. "tamam Kristen, adamlar birazdan gelir. Onlar evi beklerler . Malum polise pek güvenmiyorum. Onlar gelince bizde en yakın otele gideriz" dedim. " ne oteli? Saçmalama Jennifer. Sizi bu halde sokakta bırakacak değiliz. Hadi bize gidelim" dedi Liam. Onun bu sözlerine şok olmuştum. Pek iyi anlaştığımız söylenemez. " biz size rahatsızlık vermeyelim" dedi Kristen nazikçe. Daha yeni sinirden gözü dönmüş kız gitmiş yerine prenses Diana gelmişti. " rahatsızlık verseydiniz çağırmazdık. Bu gece çok zor şeyler yaşadın seni yalnız bırakmayacağım. Yani sizi bırakmayacağız" dedi Harry. İlk cümlesini Kristen'ın gözlerinin içine bakarak söylemişti. Sonradan nasıl bir gaf yaptığını anlayıp hızla toparladı kendini. Onun bu haline içimden gülerken bizim kızın da kızarmış yanakları da gözümden kaçmadı. "Harry duydun Jennifer hadi daha fazla uzatmayın" dedi Liam bana yavru köpek bakışlarını atarak. Bu bakışlara hayır diyemem. "peki" dedim .


KRİSTEN

Salonları bizimkisinin yerine çok renkliydi. Televizyonun karşısındaki ikili koltuğa oturduk. Duvarlar da çocukların birlikte çekilmiş fotoğrafları duruyordu. "kızlar ; Jennifer ve Clary misafir odaları hazır orada yatabilirsiniz. Kristen sende Harry'in odasında yatarsın. Kusurumuza bakmayın fazla misafir odamız yok." Dedi Louis. "olmaz ben şurada koltukta yatarım." Dedim. Ne gerek var ki onun odasında yatmaya. "merak etme birlikte yatmayacağız ben koltukta yatarım" dedi kıvırcık gülerek. Hah sanki onunla yatmak isteyen var. "zaten istesen de benimle aynı yatakta yatamazsın" dedim. "emin misin?" dedi göz kırparak. "bana ait marul kafa seni gebertirim" dedim hırsla yerimden kalkıp. Tam bana cevap verecek iken Jennifer araya girdi. "yeter şuan isteyeceğim en son şey sizin yersiz kavganız " dedi. Bağırmamıştı ama sesindeki tehditkar havayı anlamamak aptallık olurdu. Hırsla kalktığım yere geri oturdum. "Aç mısınız? " dedi Niall. Ona kafamı hayır diye salladım. Zaten gecenin köründe yemek mi yenir? "Aman Tanrım!" diye bağırdı Clary. Onun bağırtısına hepimiz yerimizden zıpladık. "ne bağırıyorsun durduk yere?" dedi Jennifer hırsla. "kızlar, biz çok önemli bir şey unuttuk" dedi Clary. Sesi titriyordu. Ne unuttuk ki? "Aman Tanrım! Bu benim aklımdan tamamen çıkmıştı." Diye ayağa kalkıp bağırdı Jennifer. Hemen cebinde ki telefonu çıkarıp birisini arıyordu. Sanırım olayı bir tek ben ve çocuklar anlamamıştık. "biriniz ne olduğunu anlatabilir mi acaba? " diye sordu Niall. "bana bakmayın bende bir şey anlamadım." Dedim omuz silkip. "Kristen, uykusuzluk sana hiç yaramıyor. Etrafına bir baksana. Alex hala ortalıkta yok. Yani bizim ev arkadaşımız olan Alex" dedi. Merlin' in sakalı. Alex yok. Kucağında köpekle gitmesinin ardından ikinci saat geçti nerdeyse "ben, benim aklımdan tamamen çıkmış." Dedim. "Alex nerede ki?" diye sordu Zayn. Geldiğimizden beri ilk defa konuşmuştu. "yaralı bir köpeği veterinere götürdü. Ama hala geri gelmedi" dedi Clary. O sırada pencerenin orada duran Jennifer sinirle bize doğru geldi. "açmıyor. Acaba başına bir şey mi geldi?" diye telaşla sordu. "merak etme Jennifer. Eminim gayet iyidir. Araba kullanıyorsa telefonu duymamıştır." Diye omzunu sıktı Jennifer'ın, Liam. O sırada kapı çaldı. "Ben bakarım " dedi Zayn ayağa kalkıp.



One Direction vs Mahşerin Dört  atlısıWhere stories live. Discover now